an University of Kent işbirliği ile yürütülen ve British Academy Newton Fonu tarafından desteklenen ‘Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Algı ve Tutumlar’ konulu araştırmanın ön sonuçları İstanbul Kentburgaz Ünivesitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Haluk Levent, Doç.Dr. Banu Kavaklı Birdal ve Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci Yılmaz tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.
Türkiye’de yerel nüfusun 5 yıldır yaklaşık birlikte yaşadığı Suriyelilere karşı algı ve tutumları saptamaya yönelik olarak, yaklaşık bir buçuk yıl boyunca çoklu yöntem kullanarak yapılan araştırma,’karşılıklı barışçıl koşullar nasıl sağlanır, ‘olumsuz koşullar nereden kaynaklanıyor, ‘geleceğe nasıl bakmalıyız’? Gibi sorulara yanıt vermeyi ve konuya ilişkin politika önerileri belirlemeyi amaçlıyor.
“İklim yıkımı son derece önemli bir faktör”
Uzun zamandır hem Türkiye’yi hem de dünyayı etkileyen kapsamlı bir göç dalgası olduğunun altını çizen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi TEAM Direktörü ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Levent, “Bunun iki tane temel nedeni var. Birincisi, aslında küresel ölçekte iş gücü piyasalarında meydana gelen gelişmeler, büyüme problemleri, krizin devam etmesi ve devam edecek olması, ikincisi de, iklim yıkımı; İklim yıkımı son derece önemli bir faktör” diye konuştu. Göç sorununun Türkiye açısından da sürgit devam edecek bir problem olduğunu söyleyen Levent, bu problemi karşılamak için ülkelerde başlıca iki tane temel sorun alanı olduğunu ifade ederek, “Bunlardan birincisi, kurumsal kapasite yeterli mi? İkincisi, insanlar bu tür göçlere karşı hazır mı? Bu iki alanda devletlerin etkinlik göstermesi gerekiyor. Bu etkinliklerin ortaya çıkması için de yine bir bilgi zemini oluşturulması gerekir. Bu araştırmalar da bu bilgi zeminini oluşturmak için önemlidir” açıklamasında bulundu.
“Gerçeği yansıtmayan, yanlış bilgiyle de beslenen durumlar söz konusu”
Toplumda Suriyeli sığınmacılara yönelik birçok yanlış algının olduğuna dikkat çeken İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doçent Dr. Banu Kavaklı Birdal, “Her ne kadar coğrafi ve dini yakınlıktan kaynaklanan bir merhamet hissi olsa da birlikte yaşama yönünde çok kuvvetli bir inisiyatifin oluşmadığını gördük” dedi. Banu Kavaklı Birdal, Bu projede öncelikle öğrenmeye çalıştıkları şeyin Türkiye halkı beş yıldan beri birlikte yaşamakta olduğu Suriyeli sığınmacılara nasıl yaklaşıyor, ne gibi algılar oluşturuyor, nasıl tutumlar belirliyor ve eğer bunlar kin ve önyargılarla ayrımcılığa sebep oluyorlarsa bunun önüne geçmek için neler yapılabilir, politika üreticilere ne gibi önerilerde bulunulabilir gibi sorularla başladıklarını belirterek, çalışmada oldukça faydalı olabilecek sonuçlara ulaştıklarını ifade etti. Birdal, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Suriyelilerin büyük sayılarla Türkiye’ye giriş yaptığı andan beri toplumda işini kaybetme korkusu var. Çünkü Suriyeliler kayıt dışı çalışıyorlar ve daha uzuz iş gücü olarak işlerinin elinden alınacağını düşünüyor ve bundan dolayı endişe duyuyor. Sokakların artık daha az güvenli olduğunu düşünenler var. Suriyeli çocukların çalışmasından sokaklarda dilencilik yapmasından rahatsızlık duyanlar var, bir de aslında yanlış ve eksik bilgiden kaynaklanan kimi kültürel uyuşmazlık ve algıları var. Yani, ‘Suriyeliler temiz değiller’, ‘temizlik anlayışları bizimle uyuşmuyor’, ‘kadın erkek ilişkileri bizimki ile uyuşmuyor’, ‘kültürel uyuşmazlıklarımız var’, ’salgın hastalıklar Suriyeliler geldiğinde beri yayıldı’ gibi aslında gerçeği yansıtmayan, yanlış bilgiyle de beslenen durumlar söz konusu.”
“En büyük sorunlardan birisi dil meselesi”
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji bölümünden Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci Yılmaz ise Suriyeli sığınmacıların sıklıkla karşılaştıkları sorunlardan birisin de Türkçe dil öğrenme meselesi olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Türkiye aslında göçle kurulmuş bir toplum, bir göç geçmişi var. Ciddi manada mülteci göçüne de yabancı bir toplum değil. Dolayısıyla Suriyeli sığınmacılar aslında yine mülteci göçü özelliği gösteren fakat yüksek sayıda büyük bir nüfusu ifade ediyor. Türkiye göç ile kurulmuş bir ülke ama göçün özellikle sorunlu tarafıyla uğraşacak siyaseti henüz geliştirilmiş değil. Siyasetten kastım politika önerileri elbette. En önemli alan Türkçe dil öğretimi meselesi; Suriyeliler ülkelerindeki kriz yatışmadan elbette ülkelerine geri dönemeyecekler. Geri dönememe halinin de yarattığı bir takım problemler var. Bu problemlerin sıklıkla yaşandığı alan dil meselesi. Özellikle Suriyeli çocuklara eğitim çağındakilere ve eğitim çağını aşmış çalışan nüfusun ciddi anlamda Türkçe dil öğretimi gibi bir sorunu var. Türkçe öğrenmek istiyorlar fakat Türkçe öğrenebilecek kanalları oldukça kısıtlı.”
Bir yanıt yazın