Türkiye’ de kız çocuğu olmak bıçak sırtında dans etmeyi öğretir insana.
Önce eşit olduğumuz söylenir çeşitli televizyon programlarında, gerçek hayatta ise esamesi yoktur kadın olmanın. Bundan dolayı sadece kadın ve erkeğin yan yana gelebildiği sempozyumlarda atılır eşitlik naraları.
Erkek deyince hayalimizde canlanan o yiğit adamların yerini artık korkunç canavarlar aldı. Kimine sevgili, kimine eş, kimine baba, kimine dede diye seslendiğimiz o pelerinsiz kahramanlar Azrail kılığında dolaşır oldu etrafımızda. Kimi elleriyle, kimi sözleriyle, kimi merhametsiz kalpleriyle son verdi hayatlarımıza.
Toprağa kavuşabildiysek sevindi ardımızda kalanlar, başımızda ağlayacak bir mezar taşımızın olmasına. Ya kavuşamadan yandıysak, yakıldıysak, küllerimiz kor olduysa yüreklerde; ya daha koşmayı bile öğrenememişken düştüysek açtığınız sapkınlık çukuruna, ya ellerinizle kirlettiğiniz bu dünyanın pisliğinde nefes alamadan boğulduysak;
durmayacak mısınız artık? Yetmedi mi eksildiğimiz?
Adına Ünzile demişler, adına Müslüme demişler adına çocuk demişler ÇOCUK!
Bitmeyecek mi sapıklığınız?
Bayram kokan, şeker dağıtan ellerinize ne oldu?
Ne oldu o koca gönüllerinize sığdıramadığınız çocuk sevginize?
Ne değişti fıtratlarınızda? Durun artık soldurmayın çiçeklerimizi. Durun artık yakmayın ciğerlerimizi.
Yeter!
Hacer KIRIŞ
Okudukça canım bikez daha yandı kelimelerinle yüreğimin içini anlattın gerçekten YETER ARTIK