P | S | Ç | P | C | C | P |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | ||||||
2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 |
9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 |
16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 |
23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 |
30 | 31 |
Maltepe Belediyesi’nce düzenlenen “Kent Söyleşileri” bugün yapılan programla başladı. Gazeteci-yazar Barış Terkoğlu ve gazeteci-yazar Barış Pehlivan’ın katıldığı “Yaşadıklarınızın Perde Arkası” isimli söyleşi halkın yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. Terkoğlu ve Pehlivan, son günlerde yaşanan olaylara ve bebek ölümlerine değinirken, konuşmalarını “Cumhuriyet’i geri alacağız” diyerek bitirdiler.
Maltepe Belediyesi, “Kent Söyleşileri” adı altında bir dizi düşünür ve yazarı Maltepelilerle buluşturmak için ilk adımını attı. Bu kapsamda gazeteci-yazar Barış Terkoğlu ve gazeteci-yazar Barış Pehlivan’ın katıldığı “Yaşadıklarınızın Perde Arkası” isimli söyleşiyle, Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde halka buluştu. Oldukça yoğun bir katılımın olduğu söyleşide son günlerde yaşanan olaylar, bebek ölümleri, Sinan Ateş cinayeti, kamu kurumlarında ve özellikle sağlık sektöründe cemaatlerin örgütlenmesi gibi birçok konuya değinildi.
PEHLİVAN: “2008’DE 3 GÜNDE 27, 1 AYDA 49 BEBEK ÖLMÜŞTÜ”
Söyleşiye ilk olarak Barış Pehlivan başladı. Pehlivan, “Şimdi bakın bugünlerde hepinizin en canını sıkan meselelerden yeni doğan çetesi. Yani bebeklerin para karşılığı öldürülmesidir. Burada bence göz boyama durumu var. Yani diyelim ki 50 kişi tutuklandı, içiniz soğuyacak mı? Bu mesele sona erecek mi? 2008 yazında Türkiye’de bu kadar baskıyı hissetmiyorduk. Ankara’da Zekai Tahir Burak Hastanesi vardı. 3 günde 27, 1 ayda 49 bebek hayatını kaybetmişti. Türkiye bunu günlerce konuştu. Medya ve STK’lar üzerine gitti. Sonunda işin ucu tarikatlara dayandı. Sonrasında o dosya hiçbir doktorun incelenmesine, araştırılmasına izin verilmediği için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatıldı.” diye konuştu. Pehlivan o gün bunlar dikkate alınsa bugün bebek ölümlerinin yaşanmayacağını belirtti.
TERKOĞLU: O RAPORDAN RAHATSIZ OLDULAR”
Barış Terkoğlu ise şunları söyledi: “Türk toplumu şoklanmış durumda. Haftada bir şokla uyanıyoruz. Bir anda 1 çocuğu konuşurken, şu an kaç bebeği konuşuyoruz?. Bu siyasal bir sorun. Bunun çok basit bir nedeni var. İddianameyi açtım. İddianamenin başında şu dikkatimi çekti. Bütün soruşturmalar olayın hikayesiyle başlar. Bu soruşturma dosyası ise bir bürokratın Cimer’e yazdığı notla başlıyor. Peki bürokratlar neden Cimer’e yazmak zorunda kalıyor bebek ölümlerini. Türkiye’nin geldiği noktayı buradan görün. Bir bürokrat da biliyor ki Cimer’e yazarsam ancak bir gelişme olur. Bu arada ne yaptım biliyor musunuz? Geriye dönük Sayıştay raporlarına baktım. Türkiye’de Sayıştay raporu deyince insanın aklına sıkıcı raporlar gelir. Halbuki Sayıştay, Osmanlı’nın modernleşme birikiminden Cumhuriyet’e aktarılmış bir kurumdur. Devleti denetleyen bir kurumdur. Devlet de insanlardan oluşan bir topluluktur. İçinde yolsuzluk, hırsızlık yapanlar olabilir, görevini kötüye kullananlar olabilir. İşte bu kurum defalarca bu özel hastaneler sistemi kötüye kullanıyor, gerekmediği halde ilaç alıp bebekleri yoğun bakıma koyuyorlar demişlerdi. O raporlardan rahatsız oldular. Dosyalar kapatıldı.”
“CUMHURİYET’İ GERİ ALMALIYIZ”
Uyuşturucu trafiğinden Sinan Ateş cinayetine, tarikat yapılanmalarından istibahat açıklarına, Türkiye’nin yaşadığı zor günlerden nasıl çıkabileceğine dair çözüm önerilerine kadar birçok konuda görüşlerini aktaran ikili, Cumhuriyet’in ticaret, siyaset, mafya ve tarikat düzeninde adeta yağmalandığını ve insanların korkularını yenerek, Cumhuriyet’i geri almalarını veya tekrar kazanmalarını, bu yolla bütün bu kötü düzenin değişeceğini ifade ettiler.
İkili daha sonra düzenlenen imza töreninde, okuyucuları için kitaplarını imzaladı.
Bir yanıt yazın