
Başbakan Binali Yıldırım, ekonominin canlanması ve yatırımların artması için elle tutulur, cezbedici birçok önlemi hayata geçirdiklerini belirterek “Gerçekten yatırım, üretim yapmak düşüncesinde olanlar için bulunmaz bir fırsat” dedi. İşletmelerin yaşatılmasının esas olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, krediler konusunda bankaları uyararak “Kredilerin geri çağrılması yanlış. Bu gelip geçici bir durum, paniklemeyin. (Zor durumda ben de tepesine bineyim) O adamın yok olmasıyla ne kazanacaksın? Batık kredi tarafına attım, varlık fonuna devrettim… Ne yapıyor, öz kaynakları azalıyor” diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde gazete ve televizyonların ekonomi müdürleriyle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. Vergi barışından Varlık Barışı’na, sicil affından Kredi Garanti Fonu aracılığıyla yeni kredi hacmi oluşturulmasına kadar önemli düzenlemeler yaptıklarını anlatan Yıldırım “Mesela KOBİ’lere 50 bin liralık kredi desteği sağladık. Bu, 15 bin KOBİ için öngörülmüştü. Şimdi onun boyunu aştık. 2017’de müracaat edip, şartları tutan 256 bin müracaat var, herkese vereceğiz” diye konuştu. Yıldırım, kredi musluklarının açılmasıyla ilgili bir problem tespit edilip edilmediğinin sorulmasına karşılık, “Bir işin sürdürülebilir olması lazım. ‘Dövizde dalgalanma oldu’ derseniz anlarım. Bankalar, belki yeniden değerlendirme yaparsa teminatlar yetersiz gibi gözükebilir. Bundan panikleyip, kredileri geri çağırırlarsa bu yanlış… Biz bu konuda bankalara diyoruz ki, ‘Bu gelip geçici bir durumdur, paniklemeyin. Gerekirse burada biz size destek de verebiliriz” şeklinde konuştu.
İYİ NİYETLE YAKLAŞILMALI
Şu anda herkeste yapıcı bir tutum bulunduğunu dile getiren Yıldırım, işletmelerin yaşatılmasının esas olduğunu vurguladı. Yıldırım, şöyle devam etti:
“(Zor durumda ben de tepesine bineyim) O adamın yok olmasıyla ne kazanacaksın. Batık kredi tarafına attım, varlık fonuna devrettim… Ne yapıyor, öz kaynakları azalıyor. O yüzden burada zorluklarımız var, ama bir şey getiriyoruz o biraz rahatlatacak. Eskiden beri uygulanan zimmet konusundaki katı tutumu biraz esnetiyoruz. Bunun kararını aldık ve bugünlerde o düzenleme de devreye girecek. Bugün bir kredi verdi, adam yarın emekli oldu. 20 sene sonra çağırıyor, ‘Sen filanca adama kredi vermiştin, o sonradan battı, banka bu kadar zarara uğradı. Şunun hesabını ver.’ Böyle bir şey olmaz. Sen bugünkü şartlara bakarak kredi veriyorsun. Bugün iyiydi, yarın kötü olabilir. 5 sene sonra durumunun bozulacağını nereden bilsin. Bu da tabii karar vericileri biraz zorluyor. Aşırı tedbirli olmaya sevk ediyor. Bu bir sıkıntı, bunu çözüyoruz, ama ipin ucunu bırakmak da yanlış. Yani talimatla, ‘şuna şunu ver, buna bunu ver’ denirse bunun sonu yok, bu batak. Biz diyoruz ki, durumuna bakın, inceleyin, müspet düşünün, ama risklerinizi de hesap edin. Burada prensip şudur; emniyet, kabul edilebilir risk seviyesidir. Herkes için farklıdır. Risk alma kapasitesi herkesin değişebilir. Referans bilgiler öngörülebilirlik için konuluyor.”

Bir yanıt yazın