Hayat doğumla ölüm arasındaki o kısacık çizginin adıdır.
Evet kısacık bir çizgi ,bazen bir göz açıp kapamak kadar kısa ,bazende bir bardak su içimi kadar, ne kadar dolu dolu da yaşadım desende boş bir defter yaprağı gibi işte geriye kalan….!
Ne garip değilmi İnsanoğlu , vakti varken ,zamanı müsaitken yapmaz da yapacaklarını hep son anlarda yaşar keşkeleri,pişmalıkları.
Ertelenmiş hep hayatlarımızda bazı şeyler ha bugün yaparım ha yaparım derken ne bisiklete binebildik doya doya, ne ucurtma ucurabildik , saklı kaldı hep apartmanların arasında içimizdeki çocuklar dışarı çıkaramadık.
Gün gelir aynalardan korkar oluruz, karşısından ayrılamadığımız aynalara bakamaz oluruz,saçlarımıza ak, yüreklerimize keşkeler oturduğu zaman ne deniz ,ne de martılar kafi gelir içimizdeki pişmanlıkları atmamıza…
Okunmuş bir kitap gibi olur ömrümüz, kenarları kırışmış yapraklarında yazılanların çoğu silinmiş, unutulduğu rafta tozlanmış, küf kokan eskimiş bir kitap gibi…!
Erteleme ertelediklerini koş bak dondurmacı çok uzaklaşmamış daha belki yakalarsın ,belki tutarsın binemediğin bisikletin didonundan, söyle artık sevdiğin kıza sevdiğini , çıkart kravatını ,ceketini at üzerinden , kapa lap topunu bilgisayarrını, koş bak köşe başında bekliyor macuncu amca, kağıt helvası ve pamuk helva yemeyi de unutma , lunapark kapanmadı daha bak ışıkları yanıyor hala yetişirsin durma atlı karıncalara……
Erteleme ertelediklerini hadi durma son pişmanlığı yaşama , gün boşa doğmuyor , her sabahın bir anlamı olmalı değilmi …..
Şairin de dediği gibi Ne zaman pişman oIursun biIiyor musun? Yarım bıraktığını başkası tamamIadığında!
Bekleme başkası tamamlamasın yaşamadıklarını sen tamamla , sen yaşa ….
Hayat sana gelmiyosa sen ona git…!!!!
Murat Karaca
Bir yanıt yazın