Fonda Levent Yüksel, “geç bunları anam babam, geç bunları” söyleye dursun kafamda bir dolu konular. Seksenler, doksanlar epey bir derinlere dalmak.
Mutluluk mu hüzün mü bilemiyorum.
Sahi mutluluk arayışımız o zamanlarda da vardı değil mi?
Evet, evet…
Hep o aradığımız, bulmaya çalıştığımız, uğruna şarkılar şiirler yazdığımız mutluluk… Neydi? Okul yıllarında matematikten doksan, yüz almak mı? ÖSYS’ de barajı geçmek mi? Ya sonra Üniversiteli olabilmek mi? Okul hayatı bitince iş hayatına giriş çabaları. Dayın varsa bir yerlerde masa kapmak mı? Peki ya masayı kapınca, birilerinin terfi edip sizi ezmeye çalışmasından korunmak mı? Büyümek başarılara imza atmak mı? Ailenin seninle gurur duyduğunu hayal edip hırsla çalışmak mı?

Sevgili… Birde o vardı mutluluk arayış çabalarının içinde. Ne zaman evlilik teklif edecek? Evlilik teklif etti ne zaman ailemle tanışıp istemeye gelecek? Nişan pastası olsaydı, düğün şarkıları ve bir de üç oda bir salon evi de döşedik mi mutlu oluruz değil mi?

Arkadaşlar, akrabalar çocuk soruyor… “Bebek yok mu” suallerinin etkisiyle de yeni bir hayata, “mutlu olacağız” inancıyla merhaba diyoruz.
“Çok gazı var”, “emmedi”, “ ah bir yürüse”, “ ah bir derdini” anlatabilse derken okulu, sınavları, askerliği ve işini de eline alıp hayırlı da bir eş buldu mu kaygısıyla kendimiz gibi evladımızı da hep bir mutluluk ve huzur arayışı ötelemesiyle yetiştirip, nesilden nesle bu hastalığı uzatıyoruz. Hastalık diyorum çünkü şuan mutlu olamıyorsak ruhumuzu bir hastalık sarıyor demektir.

Sürekli geleceğe dair planlar yaparak ya da geçmişin eleştirisiyle ruhumuzu yorduğumuzun farkın da bile değiliz. Eğer sabah kahvaltınızı yapabiliyorsanız, en sevdiğiniz insanlardan en az bir tanesi yanınızdaysa sizden mutlusu olmamalı.

Gülümseyin… Her gülümsemeniz de vücudunuzdu ki serotonin hormonu çalışmaya başlayacak. Serotonin hormonu bedensel ve ruhsal birçok durumu etkiler. Bu yüzden ruh halimiz için çok önemli bir hormondur. Tıp bilimin de depresyonun sebebidir. Bunu çeşitli gıdalarla yükseltmek mümkün. Tıp ta ilaç tedavisi ve konuşma terapisi yöntemleriyle tedavi edilebiliyor.

Birey olarak yapılacak en güzel tedavi beynimizde sürekli olarak olumlu düşüncelere yer vermek. Düşüncenin gücüyle gülümseyebilmek. Çevrenize gülümsediğinizde ve nezaketinizle davrandığınızda size geri dönüşlerde aynı olacaktır ve bu döngüyle huzur ve mutluluk size eşlik edecektir. Günlük hayat içinde özellikle büyük şehirlerde trafik, kalabalık gibi etmenlerle stresi çok fazla alışkanlık haline getiriyoruz .Alışkanlık diyorum çünkü biz ne kadar sinirlensek te o trafik açılmayacak .Öyleyse buna benzer durumlarda sakin olup bizi en mutlu eden şeyi düşünerek o kargaşayı beyinden olumlu düşünce gücüyle atlatabilmeliyiz.

Yarının ne olacağı kaygısı ,dünün olmuş, olmamış pişmanlıkları derken yaşam obsesif kurgulara feda edilecek kadar uzun değil. İnsan beynine mutluluğu ve huzuru sadece kendisi hükmettirir.
Dışarıdan gelen etkilere ve tepkilere göre değil içimizdeki sese kulak vererek yaşamı kendimize kolaylaştırdığımız da huzur ve mutluluk bizimle olacaktır.
Sevgiyle hep mutlu ve huzurlu kalın.