25-26 . Dönem CHP İstanbul 1. Bölge 12. Sıra milletvekili adayı İstanbul Kurultay delegesi Mimar /Harita Kadastro Mühendisi/Kamu yönetimi Bölümü Mezunu Kent Kültürü ve demokrasi derneği Başkanı sayın Metin Ağırmanla 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşecek olan Referandumla ilgili bir söyleşi yaptık ve sayın Ağırmana sorduk, neden Hayır diyeceğiz ?
AĞIRMAN SÖZLERİNE ŞÖYLE BAŞLADI ;
Özgürlüğümüz için hayır. Oldu bittiyse getirilmeye çalışılan Teba olmaktan öz gür bir birey yapan Laik demokratik sosyal hukuk devletini zayıflacak keyfi kararların önünü kapatmak için hayır istikrarın ortak akıl ile oluşabileceğini toplumsal kararların hukuktan yana olmasını istiyorum .
Bunu risk edecek tekçi bir bireye teslim etmemek için hayıristikrarlı kararlar tüm Türkiye’yi oluşturan kurumların birlerini denetlemesi gerektiğine inanıyorum bireye bağlı kurum ancak bireysel şirketlere ait kararlar olduğunu hepimiz biliyoruz .
Alınan karar ve yönetimin denetlene bilir olmasını istediğim için hayır diyorum,bağımsız yargıya evet diyorum .Ancak bağımsız yargıyı da tek adama bağlayan bağımlı yargıya hayır diyorum 16 nisanda yapılacak referandumda evet çıkarsa Anayasa değişikliği ile bağımlı bir yönetimle yapılaşmaya girileceğinden Başkanlık sitemine ve onun alacağı Kanun hükmünde kararların doğru olmayacağına inandığımdan ve yine bu kararların denetlenebilir sorgulanabilir olamayacağı kaygısı taşıdığımdan hayır diyorum .
Ayinesin iştir kişinin lafa bakılmaz
Kamuoyunu yanıltmak için milli ve dini duygularımıza yüklenenlerin ötekileştirmesine karşı olduğumdan hayır diyorum Onlar diyerek başlayan cümlede bir ayrıştırma vardır.
Başkan olan kişinin onlar dediği Türkiye’nin diğer bir yarısıdır . Bu sebeple ayrıştıran ötekileştiren bir anlayışa karşı olduğum için hayır diyorum.
Geçmişimizi özellikle istiklal mücadelemizle milli egemenliği tesis ettiğimiz ve cumhuriyeti ilan ettiğimiz Meclisimizi ve yine o şanlı tarihimizi zafiyete uğrattıkları için hayır diyorum.
Toplumu cemaatleştirerek ,bilimsel eğitimden ,eşit parasız eğitimden yana bir yönetim anlayışını hakim kılmayacaklarına inanmadığımdan Hayır diyorum.
Gençlerimizi işsiz , eğitimsiz, evsiz, sosyal güvencesiz bırakan terör ve savaşın cemaatlerin pençesine bırakan bir yönetim anlayışının başkanlık sisteminden önce tek başına iktidar olmasına rağmen sorunları çözemeyeceğine inanmadığımdan hayır diyorum
Ülkemin tüm kaynaklarını teker teker özelleştiren yabancılaştıran ve elde edilen tüm değerleri tüketen bu sebeple elde kalan son kaynaklarımızı da varlık fonu diye bir havuza koyup ele güne el açıp para dilenen bir ülke olmaktan dolayı içine düştüğümüz girdaptan kurtulmak için hayır diyorum.
Anayasa değişikliklerine neden gereksinim duyduğumuzu bilimsel gerekçelere dayandıramayan hatta anlatamayanların ülkemiz insanın mukaddes duygularının kullanılarak milli bir seferberlik yapılıyormuş havasına soktukları için hayır diyorum. Tabii ki 12 Eylül Anayasasına karşıyım .Ancak bu Anayasanın o kadar çok maddesi değişti ki; Buna rağmen parti liderlerinin oligarşik tutumlarını değiştirecek daha demokratik bir ülke özlemini çeken Türkiye için partiler yasası ve seçim yasalarını değiştirilmedikleri için hayır diyorum.
Bu ülkede anaysa değişikliği Türkiye vatandaşlarının sorununu çözmüyor
Adalet sistemini bağımlı hale getiriyor
Mahkemenin bağımsızlığı hakimi denetim altına alarak olmaz. Hakimin anayasaya yasalara bağlı olması gerekirken Bu değişikliklerle kendini atayana karşı bir bağımlılığı hatta bağlılığı söz konusu olacağından bağımsız yargı söyleminin gerçek olmayacağını düşünüyorum.
Hem savcı hem yargıç hem de ceza yönetimini yapan kişinin adaletine bağlı bir sistem adil değildir.
Hepimiz gördük ve yaşadık .iktidarı ele geçirenlerin devleti kendilerine benzetmeleri sonucu paralel yapılanma oldu bunun sonucunda devleti siyaset değil devleti iktidar yoluyla devşirenlerin hakim olduğu bir yönetim hasıl oldu. Oda Yönetenin yargıyı askeri polisi ele geçirmesi sonucu bu ülkede darbe oldu.
Ne darbe ne başkanlık nede teokrasi istiyoruz bize tam ve gerçek demokrasi istiyoruz.
Orasından burasından girerek ne referandum yada meclis yoluyla kısır çekişmeli Anayasa istemiyoruz.
Biz anayasamızı uluslararası adalet normlarında insan hak ve özgürlüklerini esas alan tüm demokratik kazanımlarımızı içinde barındıran ötekileştirmeyen halkın çoğunlukla değil çoğulculuğuyla belirlenen bir anayasa istiyoruz. yaftalayarak karalayarak efelenerek siyaset yapılmaz
Hukukun üstünlüğüne inanalar anayasa ve yasa yapabilir. Yine çıkartılan anayasa yada kanunlara uyan riayet eden insanın hukuki bir kişiliği ve sıfatı vardır.
Hukuku hiç eden yok sayan hatta valilere kaymakamlara kanunlara uymayın diyenlerin Anayasayla hukukla ne işi olur .
Avrupa’ya ABD’ ye AB’ye İsrail’e Suriye’ye Mısıra Irak a Kafa tutan adamın öncelikle içerdeki demokrasi ayıplarını kapatması gerekir.
Referandumda evet çıksın diye hayır oyu kullananları dinsiz terörist ilan edenlere hakkımı ve oyumu teslim etmeyeceğim.
Kuvvetler ayrılığı yerine kuvvetlerin tekelleşmesi sağlandı Sayıştay , Danıştay , Yargıtay, Anayasa mahkemesi artık görev yapamıyor.
Şu Avrupaya caka satanlar var ya hukuk bilmiyor . Almanya bizi dinlemişti , Amerika bizi dinlemişti o zaman ne yaptınız ,gerekli yaptırımı yapamayan Türkiye Hükümeti referandum öncesi içeriye oynayarak milletin milli duygularıyla oynuyor oy devşiriyor .
Yastığının altında dolar olanlar tulumba altında su yok diyerek azıcık dolar bozdurun dediler. Kur düşmeyince Doları olanlara ve bozdurmayanlara terörist dediler .Ey milletim işine gelmeyince daha neler diyecek bir bilseniz …..
Anayasanın tanımına baktığımızda ;
Anayasalar, bir yandan devletin temel organlarını ve bu organların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, diğer yandan bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan hukuki metinlerdir. Anayasaların bu iki yönlü yapısı, 18. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan ve anayasacılık hareketlerine kaynaklık eden devlet iktidarını sınırlandırmak ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerini korumak düşüncesine dayanmaktadır.
1. Bu düşüncenin bir anayasaya kaynaklık edip etmediğini belirlemek için o anayasa, hem yapılış yöntemi hem de içeriği bakımından değerlendirilmelidir. Bu noktada anayasaların yapılış yöntemi, içeriğe de etki ettiğinden en az onun kadar önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Anayasa tarihimiz açısından sorun tam da bu noktadadır. Zira bugüne kadar yapılmış olan tüm anayasalarımız, yapılış yöntemi ve içerik yönüyle sorunludur.
2.1876 Kanun-i Esasi, Padişahın yetkilerini sınırlandıran ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan önemli hükümler getirse de Padişahın belirlediği bir komisyon tarafından hazırlanmış ve Padişahın etkinliğini devam ettiren düzenlemelere yer vermiştir.
3 . 1921 Anayasası, toplumun farklı kesimlerinden oluşan ve milli iradeyi layıkıyla temsil eden bir meclis tarafından yapılması yönüyle diğer anayasalardan ayrılmaktadır.
4. Ancak kısa bir anayasa olan 1921 Anayasası, Milli Mücadele döneminin koşulları içerisinde ortaya çıkmış ve temel hak ve özgürlüklere yer vermemiştir. 1924 Anayasası, devletin temel organlarını ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerini düzenlemiş fakat tek partinin var olduğu seçimler sonucunda oluşan yasama organı tarafından yapılmıştır.
5. Diğer yandan, bu anayasa çoğunlukçu demokrasi anlayışını kabul etmiş ve yasama organının yetkilerini sınırlandıran mekanizmalara yer vermemiştir. Bu durum ise temel hak ve özgürlüklerin güvencesiz kalmasına neden olmuştur.
OHAL içinde yapılan anayasa değişiklikleri güvenlik için alınan kararlar olabilir ancak Hukukun üstünlüğüne dayanmayan güce dayalı değişikliklere Külliyen Hayır diyorum…
Metin Ağırman
25-26 . Dönem CHP İstanbul 1. Bölge 12. Sıra milletvekili adayı
İstanbul Kurultay delegesi
Mimar /Harita Kadastro Mühendisi/Kamu yönetimi Bölümü Mezunu
Kent Kültürü ve demokrasi derneği Başkanı
Bir yanıt yazın