CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu CHP Sözcüsü Osman Korutürk 7 Haziran genel seçimlerinde CHP’den aday olmak için İstanbul 1. Bölge’den ön seçime girme kararı aldı.

Yaptığı yazılı açıklamada “Demokratik uygulamanın ön şartlarından biri halkımızı mecliste temsil edecek milletvekillerinin bizzat halkımız tarafından seçilmesi olduğunu düşünüyorum. Bunun yolunun da ön seçim olduğuna inanıyorum. Partimizin İstanbul’da milletvekili adaylarına bu imkanı tanıması çok yerinde bir adımdır. Bu düşüncelerle kontenjan ya da merkez yoklaması yerine ben de hizmete devam yolumu ön seçimle belirleme kararı aldım.” diyen Korutürk, 20 Şubat Cuma günü CHP Genel Merkezi’ne başvurarak kararını resmileştirdi.

Hareket noktası “Yeni Türkiye Değil! Yeniden çağdaş, laik ve artık gerçekten demokratik bir Türkiye” olan Korutürk, CHP İstanbul 1. Bölge’deki CHP üyelerinden “tam bağımsız, başkalarının egemenliğine saygılı, saygın ve güvenilir bir dış politikayı oturtmak için” bir oy istiyor.

CUMHURİYET SORGULANIYOR

Korutürk, yazılı açıklamasında şu görüşlere de yer veriyor:

“Ülkemizde 7 Haziran 2015 günü yapılacak genel seçim Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına, demokratik rejiminin bekasına kasteden gelişmelerin önünü almak için yaşamsal bir fırsattır. Devletimizi çöküşe sürükleyen AKP’nin iktidarına ulusumuzun demokratik iradesiyle son verilmesini sağlayacak bu seçimlerde halen sürdürdüğüm milletvekilliği görevimi devam ettirmek amacıyla aday olmayı kararlaştırdım.
Ülkemizin sürüklendiği yönün ağır ve ciddi tehlikelerle dolu olduğunu görmek durumundayız. Israrlı bir karşıdevrim çabasıyla Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik ve çağdaş değerlere dayalı cumhuriyet sahte bir Osmanlılık ya da Osmanlıcılık görüntüsü ardında imha edilmeye çalışılıyor. Bu çöküntünün üzerine bina edilmesi hedeflenen ‘Yeni Türkiye’nin Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine tamamen yabancı, ulusumuzu Atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyet” hedefinden uzaklaştıran, değerler sistemine değil, bağnaz ideoloji ve mezhepsel dogmalara dayalı bir yapı olarak inşa edilmekte olduğu açıktır.

EKONOMİK-SOSYAL VERİLER ALARM VERİYOR
Ekonomimizin içine düştüğü çıkmazları sahte verilerle gizlemek, bir başarı hikayesine dönüştürmek artık inandırıcı olmaktan çıkmıştır. Memurun, işçinin, çiftçinin, emeklinin eline geçen para, değerini her gün kaybederken, alın teri karşılığı, meşru kazanç kapıları giderek kapanırken, küçük bir kesim yolsuzluk ve kayırmacılıkla zenginliğine dörtnala yeni zenginlik katıyor. Bu adaletsiz zenginleşme ulusun geriye kalan kesiminin cebinden çalınmış varlıktır.
Sağlık hizmetlerinde öne sürülen iyileşmenin ne kadar aldatıcı bir iddia olduğunu bu kamusal hizmetin bir ticaret kapısına dönüştürüldüğünü deneyimleriyle yaşayan hastalarımız ve yakınları bilmektedirler. Eğitim siyaseti ve kurumları Türkiye’yi ileriye değil geriye götürecek şekilde 4+4+4 adlı sinsi bir planla yönlendirilmekte, dünyada her alanda rekabet edebilir, üretebilir nesiller değil, AKP hükümetlerinin iktidarını kalıcı kılacak kadroların yetiştirilmesini hedeflemektedir.

ÜLKE KADINLARIN CEHENNEMİ OLDU
İç siyaset iktidar tarafından “dediğim dedikçi” bir anlayışla artık sokakta da Meclis’te de kaba güç kullanılarak uygulanmaya çalışılıyor. Şiddet toplumun bütün katmanlarında hüküm sürüyor. Kadınlar öldürülüyor. Kadın erkek eşitliği giderek ortadan kalkıyor. Genç işsizliği olağanüstü artıyor. Hak ve özgürlükler hiçe sayılıyor. Otoriter bir yönelim toplumu giderek cenderesi altına alıyor. Yeni yasal ve idari düzenlemelerle demokrasinin ve özgürlüklerin can damarları, nefes boruları tıkanıyor. Toplumda bilinçli olarak yaşanan kutuplaştırmanın aslında ulusun bölünüp, güçsüzleştirilmesi sonucunu verdiği artık saklanamaz noktadadır.

 
FABRİKA AYARLARINI YENİDEN KURMALI

Bütün bunların yanı sıra dış politika çökmüş… Türkiye tamamen yalnızlaşmış… Hiçbir ülkede itibarımız kalmamış… Bütün güney sınırlarımızda radikal dinci terör örgütleri cirit atıyor. Ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıyayız.

Türkiye, AKP hükümetinin hasta ideolojilerinin peşinden gittikçe batağa saplanıyor. Bu vahim gidişe el birliğiyle karşı koymalıyız. CHP 7 Haziran seçimlerinde bu gidişe dur demeli ve Türkiye Cumhuriyetinin fabrika ayarlarını yeniden kurmalı…”