MENÜ ☰
ARTDUŞ
Kasım 2024
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  
Beklenmeyen misafir

Mart ayı dert ayı derler hep büyüklerimiz. Bu sefer dertlerin en büyüğü kapımızı çaldı, sadece benim değil bu kez hepimizin kapısında ansızın bitiverdi. Beklenmeyen, istenmeyen misafir hiç sevilmez bizde…

Evet hepinizin çok aşina olduğu, duymaktan bıktığı ve ölmekten çok korktuğu corona virüslü günler…

Evde kal çağrısı yapan lakin özel sektörde çalışan biri olduğum için bu süreci dışarda geçirenlerden biriyim. Hani öyle keyfine dışarı çıkıp, başkalarının hayatını hiçe sayanlardan değilim. Gezmeyi çok seven biri olmama rağmen oh hava mis şöyle çıkıp bir sahilde yürüyeyim ya da dağlara, ormanlara gidip mangal yapayım demedim. Diyebilirdim de lakin kendi keyfimin peşinden gidip başkalarının sağlığına zarar vermek istemedim.

Çalışıyorum dediğim gibi… Evden işe, işten eve moduna geçiş yaptım haftalar önce. Bazı zamanlar ihtiyaçlarım doğrultusunda markete gittim, tedbirimi alarak. Öyle gözümü karartıp marketi boşaltacak kadarda alışveriş yapmadım, kendime yetecek kadar, benden sonrasını düşünerek yaptım alışverişimi…

Kolonya, sirke bulamadım mesela. Gıda türlerine, sebze ve meyveye nasıl zamlar geldiğini gördüm. Alsanız bir türlü almasanız eliniz mahkum. Zaman zaman bu nasıl fiyatlar deyip market çalışanlarına sitemde bulundum. Biliyorum onlarında elinden bişey gelmez netice de sadece bir çalışan. Asıl market sahiplerinin başını ezmek gerek!

O kadar uyarıya rağmen; insanlarımızın dışarda olmasına, yakın temasta bulunmalarına, her şey normalmiş gibi hayatlarına devam etmelerine iyice sinir olmuş durumdayım. Kartal’da çok denk geldim 1,5 m. Mesafe kuralına kimse uymuyor. Eldiven kullanmayan esnaflar var mesela, bu esnafları denetleyen var mı biliyorum.

Abicim, Ablacım, virüs var virüs. Altı üstü birer hadi bilmedin ikişer kilo portakal, elma alacaksın. Hepsini neden tek tek ellersin anlamıyorum. Yahu ben dokuduğum çürük olmasına rağmen, meyveye dokundum diye poşete koyup parasını öderken sen nasıl benim, bizlerin sağlığını hiçe sayarsın. Benciliz hiç kimse de kusura bakmasın kör cahiliz. Kendimizden başka hiç kimseyi düşünmüyor, nerede nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyoruz. Bunun eğitimlede alakası yok, biraz görgü, biraz da karakterle alakası var!

Hele ekonomik rahatlığı olan zatlar var ya hani evde kal diyenler. Bazılarını takdir ediyorum mağdur zorda kalmış vatandaşlarımıza yardım ederken bazıları da sadece kendine müslüman. Neyin ya da hangi görmemişliğin kafasını yaşıyorlar inanın hiç mi hiç bilmiyorum.

Gelelim bana, özel sektöre. Hükümet özel sektörü kendi kaderine terk etti. 6 yıldır, 6 milyon Suriyeli’ye bakan devlet bize gelince; “sizlerin sağlığı bizim için önemli, para kısmını düşünmeyin bunu düşünmek bizim işimiz” demedi hatta diyemedi. Arkadaş bu ülkede bir Suriyeli kadar değerimiz yok, bunu biliyordukta; bu gerçek bir kez daha okkalı bir tokat gibi patlayınca yüzümüzde artık hafızaya kazımış olduk.

Bende evimde kalmak, bir an önce bu virüslü günlerden kurtulmak istiyorum aynen sizler gibi. Lakin ekmek parası çalışmak durumundayız. İşverenlerinde durumları belli, Allah aşkına söyler misiniz hangisi “hadi size ücretli izin veriyorum” der ki bu süreçte. Durumlar belli, çoğu firma home ofis moduna geçti. Tamir servisiyiz biz, sahada araç olmayınca işlerde azaldı lakin yine de çalışmak durumundayız, hiç olmadık zamanda çekici ile kazalı araçlar geliyor, hizmet vermek zorundayız. Şimdilik araç geliyor çalışıyoruz, ya gelmezse ya da sokağa çıkma yasağı geldiğinde ne olacak bize? Gelmediğimiz süre maaştan kesilecek. Hadi kredileri, kredi kartlarını erteledik ya kirayı diğer giderleri ne yapacağız? Sesimizin duyulması için Türk olmaktan mı vazgeçmeliyiz?

Ben devletini seven biriyim. Lakin bir Suriyeli kadar sevilmemek koyuyor be insana…

Uzun lafın kısası; müsadenizle virüsten ölmezsek, açlıktan ölelim biz!

Semra Diyarbakırlı

(Asi Armes)

📆 31 Mart 2020 Salı 12:32   ·   💬 1 yorum   ·  

“Beklenmeyen misafir” için bir yanıt

  1. selda dedi ki:

    haklılık oranı yüzde yüz bir yazıyı kaleme alan kılıçtan keskin kalemli arkadaşım, hatta bacım, senin ölmene müsaade etmem bilesin…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İSTANBUL'DA HAVA

İSTANBUL

YAŞAMIN İÇİNDEN

RÖPORTAJLAR

YAZARLAR

ANKET

Yeni tasarımı beğendiniz mi?

Sonuçlar

Yükleniyor ... Yükleniyor ...

PİYASALAR