GENÇLERİN ABİSİ ”DR. EMRE TOPOĞLU” İLE KEYİFLİ SOHBET…
Ne güzel bir isimle yüz yüze tanıştım… Gençlik Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Emre Topoğlu.
Kendisini yaklaşık 1 yıl kadar önce Bingöl Üniversitesi’nin düzenlediği internet canlı yayın programında izledim. Gençlik hakkında anlattıkları dikkatimi çekti, gençliğin ilerlemesine dair her oluşumun içeriğinde öncü olan Topoğlu’nu o yayın sonrasında çalışmalarını gözlemledim.
Gazeteci olmamın yanı sıra ben bir anneyim, genç bir oğlum var. Ülkemiz gençliği adına yapılan programları takip edemiyoruz ama etmeliyiz. Yapılan tüm aktiviteleri mutlaka sorumlu birer ebeveyn ya da meraklı bir vatandaş olarak ve tüm gençlik olarak takip edelim. Bu Gençlik Hizmetleri gençlerimiz için güzel işler yapıyor. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun başarılı performansı ortada, başarılı işler başarılı ekiple olur…
Ülkemizde kaç gençlik merkezi var?..
Aşağı yukarı 380 Gençlik Merkezimiz var ve bu sayı sürekli artıyor.
Yanlış hatırlamıyorsam belli başlı illerde sadece 16 gençlik merkezi vardı. 380 Gençlik Merkezi ciddi bir artış, bu artışta sizin ve ekibinizin mücadele ve başarısı olduğunu tahmin ediyorum, tebrik ederim…. Siz ne zamandır bu bünyedesiniz?…
Bakanlığın en eskisiyim, bakanlık 2011’de kuruldu Ben 2011’de başladım. 11 yıldır bu bakanlıktayım ve farklı birimlerinde görev yaptım. 6 yıldır gençlik hizmetleri genel müdürüyüm. Açıkçası oturup kaç gençlik hizmeti kurduk diye düşünmedim. Bakanlık kurulunca her yerde olsun mantığıyla yatırım hamlesi başladı. Bir süre sonra gördük ki ihtiyaç fazlası kamu binalarının tahsisiyle başladık. O bizim işimizi baya kolaylaştırdı, çok aktif kullanılmayan birçok kamu binası vardı onların tahsisi, daha hızlı gençlik hizmetlerini açma sebebiyeti verdi. Yanı sıra 280 Gençlik ofislerimiz var ama önceliğimiz üniversitelerin tamamında açmak. Şu an 80’e yakın üniversitede hazır ve aktif, diğer ofislerimiz de çalışıyor. Onlara da ”mahalle gençlik ofisi” diyoruz. Daha kolay erişimi olsun diye butik ofisler açıyoruz. Özellikle çok yoğun kullanılan spor salonlarında açmaya çalışıyoruz, onlar da belli bir sayıya ulaştı. Yine büyük yurtlarımızda öğrencilerin ya da genç kardeşlerimizin direkt erişim sağlayabileceği yerlerde açmaya gayret ediyoruz. Bir de milli eğitime bağlı Ortaokul-Lise Kampüs, büyük okullarda ”genç ofis” açmaya gayret ediyoruz. Hatta şu detayı da vermek isterim; yine bakanlığımızın farklı birimi kapsamında ”gençlik projeleri destek programı” var, biz de gençlerin fikirlerini hem maddi hem de manevi olarak destek olmaya gayret ediyoruz. Geçtiğimiz 2 dönem ilkolul öğrencilerine de verildi. Amacımız değerli olduklarını hissettirmek…
Hepsinin genel amacı da şu ”farklılıklar zenginliğimiz olmuş” klişe bir sözdür.
Biz aslında şöyle diyoruz… Aynı şeyleri düşünmeyebiliriz, aynı şeylerden hoşlanmayabiliriz ama bu ülkenin ortak değerleri var; ‘işin özü’ Gençleri ortak değerlerde buluşturmak.’ Vatan, millet, bayrak gibi biz büyük bir ülkeyiz dediğimiz için söylüyorum bunu, dünyanın farklı yerlerinde bu ükeye gözünü dikmiş, bu ülkeyi izleyen insanlar var… O da bizim için bir ortak değer, bundan vazgeçemeyiz çünkü geçmişimize baktığımızda bizim kültür kodlarımızda bu var, maksadımız bu değerler etrafında birleştirerek doğru meşguliyet kazandırabilmek.
Gençlik merkezinde ne tür aktiviteler var?…
”Eskiden topla tüfekle gelir, toprak işgal edilirdi; bugün sinemayla, tiyatroyla, kültür sanatla zihin işgal ediliyor.”
Her şey var…
Dışarıdan bakıldığında bilmeyen birisi şöyle ifade edebiliyor; Gençlik merkezi denilince; çocukların, gençlerin eğlendikleri bir araya geldikleri, resim çizip müzik yaptıkları bir merkez… Bu görünen kısmı belki de çok sığ kısmı… Aslında az önce de bahsettiğim ”ortak değerler” burada, gençler ne ararsa bulabiliyor. Örneğin; Teknofest’in ana sponsorlarından biriyiz, bizden 370 takım katıldı. Gençlik merkezlerinde yetişiyor bu çocuklar, onlara atölyede bir oda veriyoruz, burası sizin diyoruz. Çocuklar orada çalışmalarını yapıyor, onlara sponsor oluyor malzeme desteğini sağlıyoruz. Geçen yıl da birincilik derecelerimiz vardı, şu an tam zamanı olduğu için söylüyorum; mesela elektrikli araç kategorisinde Trabzon/Yomra gençlik merkezi
Türkiye birincisi oldu, Samsun /Atakum gençlik merkezi geçen yıl alçak irtifa rokette birinciydi, bu sene orta irtifa rokette birinci olacak, su altında çok iyi yarışmacılarımız var. ‘Dene-yap’ teknoloji atölyelerinin tamamı bizde, 6 yıldır kodlama atölyelerimiz bizde, greenboxlar ve kayıt stüdyoları hepsinde var. Müzik, aklınıza gelecek her türlü enstrüman, dil eğitimleri, bunun dışında çok gündeme geldiği için söylüyorum manevi eğitimler de var; isteyen, gönüllü olan bir çocuk doğru bilgiyi doğru kaynaktan alsın, daha önce yaşadığımız o kötü örnekler olmasın diye aslında bu gayreti veriyoruz ve edebiyat, şiir, tiyatro hepsi var; buradaki maksadımız da şu; ben böyle ifade ediyorum. Eskiden topla tüfekle gelir, toprak işgal edilirdi; bugün sinemayla, tiyatroyla, kültürle, sanatla zihin işgal ediliyor. Biz de bu alanda var olmalıyız. Gençlerin olduğu her alanda var olma mücadelesi diyebilirim, buna sadece gençlik merkezleri değil kamplar da bunun bir parçası.
Konu Gençlik olunca sizi durduramıyorum… Anlattığınız tüm aktiviteler gençliğimiz için gerçekten çok kıymetli, peki bu aktiviteler yalnızca okuyan gençliği mi kapsıyor?
Okuyan, okumayan tüm gençliğimizi kapsıyor…
Eskiden yaş sınırlaması vardı. Fakat Bakanımızla birlikte bunu tamamen kaldırdık. Şu an kendini genç hisseden herkese yönelik faaliyetimiz var. Aileler bizim en önemli partnerimiz. çünkü, okul önemli ve farklı bir alan. Fakat okul dışı vakitleri boş zaman demiyorum.. Doğru bir şekilde değerlendirmemiz, doğru meşguliyet kazandırmamız lazım ama bu konuda yine söylüyorum bizim en önemli destekçimiz aileler, anne-kız kampları ya da baba-oğul kampları yapıyoruz. Çocuklar, gençler gençlik merkezlerindeyken onlara özel alanlar tahsis ediyoruz. Hatta kendileri de gelip özel eğitimlere katılan çokça ailemiz var.
Peki aileleri olmayan çocuklar, gençler için programlar var mı?…
‘Gençlik merkezlerimizden herkes faydalanabiliyor.”
Tabii onlar için de faaliyetler yapıyoruz… kampların uzunca bir dönemini tamamen ayırıyoruz, farklı kurumlarla işbirliği yaparak onlara tahsis ediyoruz ve gençlik merkezlerimizde herkes faydalanabiliyor ama özel kurum işbirliği, Aile Bakanlığı ile, emniyet ile çalışmalarımız var. Denetimli serbestlikten tutun da şu an farklı durumda olan gençlere yönelikte çalışmalar yapıyoruz.
Tüm il ve ilçelerde gençlik merkezleriniz var, peki köydeki gençlere nasıl ulaşıyorsunuz?
”Mobil gençlik merkezleri oluşturduk.”
Biz gidiyoruz…
Her ilde ilçede gençlik merkezimiz var ama köydeki gençler erişim noktasına doğal olarak ulaşım konusunda zorluk yaşıyor. Biz mobil gençlik merkezleri oluşturduk. Tüm illerde var, bütün malzemelerimizi alıyoruz. Bizim 3 bin 500 kamp liderimiz, 1.300 gençlik liderimiz var. En önemlisi bunlar genç… Aslında bütün işi sahada onlar yapıyor. Onlara bu vesileyle teşekkür ederim. Liderlerimiz araçlara biniyor, bir köy okulu ya da bir köy meydanına gidiyorlar, orada o malzemeleri çıkarıyor, o gün aktivite tamamen onlara yönelik, orada bulunuyorlar ve bu ilişkiyle oradaki gençliği gençlik merkezleriyle buluşturarak o irtibatı sağlamaya çalışıyoruz.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları‘na katılan milli sporculara sözde değil, özde verdiği destek çok önemliydi.
Gençlik Hizmetleri olarak sizin de ciddi çalışmalarınız var…
Gençlik ciddi evrilme sürecinde… Bu süreçte iyi yöne evrilen gençlik de var, yolunu bulmakta zorlanan gençlik de. Siz şu ana kadar iyi yöndeki gençliğe yönelik güzel çalışmalardan bahsettiniz. Peki.. Topluma yeniden kazandırma adına her türlü bağımlı gençlerimize yönelik, belki sizin işinizin kapsamı dışıdır ama ben gençlik denilince onların da durumunu merak ettim. Bu gençliğe yönelik bir çalışmanız var mı?…
Şunu gerçekten samimiyetle ve inanarak da söylüyorum; bütün ekip arkadaşlarım adına başta bakanımız olmak üzere biz herhangi bir gerekçeyle dokunmadığımız her gençten mesulüz, bunun tartışması yok… Şundan, bundan deme lüksümüz yok! O yüzden o gençlerimiz de bir şekilde bu sıkıntıları yaşıyor. Sadece madde anlamında söylemiyorum farklı bağımlılıklar da var onları da dahil ederek söylüyorum. Şunu da diyemem ki. hepsine ulaşıyoruz. Bu doğru bir yaklaşım olmaz, elbette eksiklerimiz var. Çıtamız hep yükseliyor, bir hedef koyuyoruz tekrar yükseltiyoruz. Bu anlamda gayretle çalışmalar yapan ekiplerimiz, arkadaşlarımız var, bu konuları belki çok gündemde tutmamaya gayret ve özen gösteriyoruz, özel olarak çalışmalar yapıyoruz. Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile ciddi ve yakın ilişki içerisindeyiz. Provokasyona açık olmasın bu bölüm ama şunu net söylemek isterim ”Gençler için taş üstüne taş koyan” hangi kurum, kuruluş, STK, kişi, organizasyon kim varsa bizim başımızın üstünde yeri var o yüzden hepsiyle çalışıyoruz. Bizimle çalışmak isteyen herkesle çalışıyoruz. Bu anlamda bu alanda özel çalışan birçok STK var onlarla biz zaten çok yakın işbirliği içerisindeyiz. Artı gençlik merkezlerimizin üyeleri içerisinde inanın tek tek çıkarsam ciddi bir rakam çıkar bu kardeşlerimizin çoğu gençlik merkezlerimizle tanışıyor, faaliyetlere katılıyor, aktif olarak bulunuyor, spor yapıyor ve tekrar normal düzene en azından geçiş yapmak için bizim gençlik merkezlerimizi kullanabiliyor. Tabii ki bu bizi mutlu ediyor. Çok örneği var; sadece suça karışmış olan gençler de var, biz de çok geniş bir yelpaze var, açıkçası böyle bir ayrım yapmıyoruz ama yine söylüyorum elbette hepsine ulaşıyor musunuz derseniz? Hayır derim… Çünkü bu doğru olmaz ama herkese ulaşma yolunda çaba sarf ediyoruz.
Gençlik merkezlerindeki faaliyetler ücretli mi?
Hayır ücretli değil… Her şey ücretsiz.
Bizim faaliyetlerimiz zorunluluk arz eden faaliyetler değil. isteyen gençler istediği faaliyete katılabiliyor, istemediğine katılmaz.
Peki başarılı olan gençlerimizi nasıl değerlendiriyorsunuz?…
”Yurtdışı programlarına alıyoruz.”
Bizde GSB’nin ‘Genciz biz’ platformu var, o platformlarda ödüller, puanlar var. Detay detay vermeyeyim de mesela; maç biletleri, konser gibi imkanlar var. Merak edenler gencizbiz.gsb.gov.tr adresinden inceleyebilirler.
Biz atölye çalışmalarında başarı gösteren, gönüllülük çalışmalarımıza aktif katılan kardeşlerimizle yine yaptığımız diğer faaliyetlerle bir nevi ödüllendiriyoruz. Nedir bunlar? Hareketlilik programları, yurtdışı programlarına alıyoruz, yine bakanlık olarak 19 mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ve gençlik haftası ikisi beraber. Teknofest, 30 Ağustos, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Çanakkale 57. alay burada temsilci gençlerimiz var, genelde başarılı ve gönüllü olan kardeşlerimizden seçiyoruz. Yurtdışında öğrenci değişimi, uzman değişimi, gençlik değişimi programı var, bunlarda da bu arkadaşlarımıza öncelik veriyoruz. Gençlik kamplarında yılda 125 bin genci misafir ediyoruz. Bu sayımız inşallah artacak, sadece 3 aylık yaz kamplarına 800 bin başvuru var. Bizim karşılama oranımız bir yıl içinde 125 bin genç. Artırmak için gayret ediyoruz. Şu an 39 envanterde kamp gözüküyor, bunun 28’i aktif olarak çalıştı diğerlerinde yenileme süreci devam ediyor ama muhtemelen bu yıl içerisinde 50’nin üzerine çıkıp, daha fazla gencimizi misafir edeceğiz.
7 günlük kampımıza katılan gençlerimizi evlerinden alıyoruz; önce toplanma merkezlerine, oradan gençlik kampına gidiliyor. Yeme, içme, eğlence, güvenlik hizmetiyle biz de eğitim mantığı yok bunu söylemek isterim. Kampta “Haydi toplanın gençler, size şunu anlatıyoruz.” durumu yok!… Bizde istasyon vardır, 20’şer kişilik gruplar 18 istasyonda bölünürler, Tarih medeniyet, kültür yolculuğu da yaparlar gittikleri şehirde, haftanın 3 akşamı ateş başı sohbet dediğimiz mesela 1. akşam bizim liderlerimiz yapar. 2. akşam biz dışarıda sanatçı, sporcu, yazar getiririz. 3. akşam ise gençler kendisi organize edip yaparlar. 7 gün boyunca güzel anlar, anılar kalsın diye uğraşıyoruz.
Şimdi sizin diğer yanınızdan yani ”Yazar” Emre Topoğlu’ndan bahsedelim mi?…
Gençlik Hizmetleri Genel Müdürü kimliğinizin yanı sıra kitabınızdan hatta kitaplarınızdan bahsetmek istiyorum. Dikkatimi çeken ”İZİ KALIR” adlı kitabınız ve bir diğer tesadüfen şahit olduğum, henüz çalışmaları devam eden bana duyurmak nasip oldu yeni kitabınız ”PENCERE KENARI” hakkında neler söylemek istersiniz?…
” ‘İZİ KALIR’ benim için de özel bir başlangıçtı, çünkü böyle bir kitabım olacağı açıkçası benim de aklıma gelmezdi.”
Benim alanım ekonomi… Bir edebiyatçı değilim, yazar olduğumu da düşünmüyorum. Altını çizip samimiyetle söylüyorum ama yine farklı genç kardeşlerimizle dergiler vasıtasıyla birlikteliğimiz vardı. Bunlar benim daha önce çıkardığım kitaplar daha çok alanımla ilgili işin doğrusu. Belki çok da bilinmez. Çünkü ders kitabı olarak kullanılanlar var.
”İZİ KALIR” benim için de özel bir başlangıçtı çünkü böyle bir kitabım olacağı açıkçası benim de aklıma gelmezdi ama o dergideki yazıların belki de bir nevi manzumesi olarak böyle bir kitap çıktı. Bu kitap vesilesiyle farklı gençlerle bir araya geldim aslında ve beni de çok mutlu ediyor. Çünkü farklı bir kitleyle buluşabilmek, bir kanal bulmak mesela tanıyan kardeşlerimiz genelde biliyorlar buradaki görevimden dolayı tanıyanlar var, daha önce üniversitede görev yaptım belki oradan tanıyanlar var ama mesela yazar olarak bana bir şekilde ulaşıp biz nasıl kitap yazarız diyen az da olsa gençler gördüm beni çok farklı hissetirdi. demek ki bu kitap vasıtasıyla onunla buluşmuşum, tanışmışım. Bunu da söylemek lazım kitap bir öykü, hikaye değil, bilgi aktarımı hiç değil… Kendimle olan sohbetimi bu kitap vasıtasıyla başka insanlarla buluşturmuş oldum. Şimdi diyecekler ki; kendinle olan sohbetini niye insanlara açıyorsun? şu aslında bende uyandırdığı hissiyatı farklı insanlarda, farklı kalplerde de aynı şekilde yankı bulması hakikaten çok farklı bir duygu. Burada yaşadığım ya da gördüğüm olaylardan kendime çıkardığım dersleri paylaştım ve başka insanlarda açıkçası kendilerini kendi çocukluklarını bulmuş oldular (bulanlar için söylüyorum) birde ben herhalde seviyorum biraz kendimle konuşmayı, kendimle dertleşmeyi çok vaktim olamadığı için genelde böyle yapıyorum arkadaşlarımla oturup sohbet etme imkanım belki çok fazla olmadığı için bu beni rahatlatan bir durum. Yazıyorum….
Yani düşündüklerimi yazarak kendimle sohbet ediyorum başka insanlarda okurken onunla sohbet etmişim gibi hissediyorlar işin doğrusu bu da beni çok mutlu ediyor. Kitap hayalim yoktu ama bu kitaptan sonra benim içinde güzel bir başlangıç oldu. Siz söylemiş oldunuz. henüz duyurmadık ama yakın zaman da bir çalışma daha tamamlandı. Bende izi kalan meselenin bugünkü halimle yorumlaması aslında kitap. kısa gerçek yaşanmışlıklar sadece isimlerde bazen değişiklik yaptım çünkü, hiç görme imkanım olmayan insanların hikayeleri de var kitabın içinde onlardan izin almadığım için isimlerde değişiklik yaptığım oldu.
Başlık konusuna değinmek istiyorum. ”izi kalır” aslında kitabın içinde bir yazının başlığı incitme izi kalır diye bir yazı vardı onun başlığını aldık. Fakat şöyle anlaşılmış; kitabı okursan sende izi kalır anlaşılmış öyle değil!… burada anlatmak istediğimiz şu ; karşılaştığımız her insanda, az ya da çok uzun ya da kısa ne kadar vakit geçirdiğiniz önemli olmaksızın mutlaka iz bırakıyoruz. incitme izi kalır yazımda sadece 30 saniyelik karşılaşmayı anlatıyorum. O ’30 saniyeden’ ne o annenin, ne kızının haberi var sadece ben biliyorum karşılaşmada kalan izi. demek istiyorum ki; Hayatta da böyle karşılaştığımız, bir vesileyle konuştuğumuz herkeste mutlaka iz bırakıyoruz. O yüzden dikkat etmek lazım.
Bu keyifli söyleşi için teşekkür ederim.
Emre bey’den, ”İZİ KALIR” kitabını imzalatarak aldım İstanbul dönüşümde okudum.
”Kirleniyoruz, kirleniyor yeryüzü… Neyse, şükür ki, yağmur her defasında yıkıyor yeryüzünü!” kısa konu ama bu alıntının yazısından çok etkilendim yüreğinize sağlık… Bu arada ‘İZİ KALIR’ kitabınızda yeni çıkacak kitabınızın ‘başlığını’ önceden atmışsınız…Ve insanın kendisiyle konuşması güzel şeydir bunu ben de çok yaparım.. Siz kendinizle konuşmaya ve sizde izi kalan konuları yazmaya devam edin lütfen… Kaleminize sağlık.
Bir yanıt yazın