Hukuksuzluğun giderek arttığı hukukun istisna olduğu bir dönem de hukuku üstün kılmak için mücadele eden tüm meslektaşlarımın Avukatlar Gününü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum…

Bu özel günümüz de benim de içimden geçen güzel temennilerim var tabi ki.
En başta,mesleğimizin ve yargının tüm sorunlarının çözülmüş olduğu güzel günlere kavuşmamızı diliyorum…

Cumhuriyetin İlanının ardından ilk defa en geniş katılımıyla 3 Ocak 1934 de İzmir’de gerçekleştirilen “Türkiye Avukatlar Birliği” toplantısında, 5 Nisan tarihi Avukatlar Günü olarak adlandırılmıştır.

Yapılan Türkiye Avukatlar Birliği toplantısına katılım sağlayan baro başkanları ve temsilcileri ile tüm Baroların tek bir çatı altında toplanması fikri sunulmuştur.

Şimdiler de barolar ayrıştırıldı biliyorsunuz,bunun iyi mi kötü mü bir fikir olduğu günlerce tartışıldı ve gazetelerde de haber konusu oldu.
Bana fikrimi sorarsanız ayrışma ayrılık getirir kanaatindeyim, ”Adalet” sistemin de kutuplaşma olmamalı…

Bazı İllerde Çoklu baro sistemine geçilmesi ile Kayıtlı bulunduğum İstanbul Barosu da bölünmüş ve 2 nolu baro kurulmuştur.

Yıllardır birlik beraberlik ve dayanışma halinde tek çatı ,tek baro altında toplandığımız Meslektaşlarımızla ayrıştık farklılaştık.

Bu ayrışma bazı adliye binalarında baro odalarımıza kadar yansımıştır.
Dilekçelerimizi yazdığımız,duruşmalarımızı beklediğimiz,meslektaşlarımızla sohbet edip dinlendiğimiz baro odalarımız 1 nolu baro odası ve 2 nolu baro odası diye ayrılmıştır.

Bu gün bizi böyle ayıran zihniyet yarın belki de bizleri parti,cemaat ve etnik kökenlere göre de ayıracak ve herkes kendi barosunu kuracak….

Oysa biz;
Görevimizi yaparken savunduğumuz kişiye karşı,yargıca ve savcıya karşı,iktidara karşı,gerekirse tüm topluma karşı hak ve hukuk adına bağımsızlığımızı korumasını bildiğimiz gibi bağımsız olmakta zorundayız…
Avukat,adalete erişimin en etkili unsurudur, yargıda da halkın temsilcisidir.
Zor yanları da olsa mesleğimi seviyorum…

Sürekli değişen kanunları takip edip bilgilerimizi daima taze tutmak ,adliyeler,dosyalar ve duruşmalar arasında yitip giden zaman ve müvekkillerin istediği zaman da araması vs…

Hadi bunları sineye çektik diyelim, mesleğimizin bir de hiç de sineye çekilmeyecek zorlukları vardır.

Mesleğimizi icra ederken zaman zaman karşı tarafın hakaretlerine ve sözlü saldırısına uğrayarak psikolojik şiddete maruz kalmak, hacizler de tehdit edilmek,gibi zorluklarda yaşanıyor mesleğimizin içerisinde…

Bunlar avukatlık mesleğin de hiç duymak ve görmek istemeyeceğimiz durumlardır ama malesef bu tatsız olaylara sık sık maruz kalıyoruz…
Bu özel günümüz de son olarak şunları söylemek istiyorum;

Birey hak ve özgürlüklerinin savunulmasında ,hakların korunmasında, hukukun üstünlüğünün var olmasında yılmadan çaba gösteren; demokratik, laik, sosyal ve hukuk devletinin devamının güvencesi olan değerli meslektaşlarımın ve bana bu mesleği sevdiren ve Avukat olmama vesile olan Babam Avukat Kadri Ateş’in ”5 Nisan Avukatlar Gününü” kutlar saygılar sunarım.

Av.Nilüfer Ateş