6528 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişikliğin resmi gazetede yayınlanmasıyla birlikte Özel Dershanelerin kapatılması önünde hiçbir engel kalmadı.

Milli Eğitim Bakanlığı bu açığı kapatmak için okullarda yetiştirici kursların açılması için Milli Eğitim Bakanlığı Örgün Ve Yaygın Eğitimi Destekleme Ve Yetiştirme Kursları Yönergesi’ni çıkarttı. Bu yönergede dikkat çeken iki husus bulunmaktadır. Bu kursların okullarda ücretsiz verilecek olması gayet olumlu ve güzel bir yaklaşımdır. Fakat dikkat çeken önemli gördüğüm birkaç konuyu aktarmam gerekmektedir.

Bu yönergede belirtmiş olduğum asıl durum yönergedeki 20. Maddedir. Kısaca bu madde şöyledir: “Kursta görevli yönetici ve öğretmenlerin ders ve ek ders ücretlerine ilişkin hususlar, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin Toplu Sözleşme ile 1/12/2006 tarihli ve 2006/11350 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar kapsamında belirlenir
Baktığımız zaman bir dönemde tek dersten 36 saatten az olmaması önemli ve çocuklar için yeterlidir.

Eğer kurslar hafta içi yapılırsa her gün 2 saat daha derslere ek olarak öğrenciler okulda kalacak veya hafta sonu yapılırsa cumartesi 5 saat Pazar 5 saat şeklinde yapılacaktır. Kursların öğrenciler için ücretsiz olması ülkemiz açısından olumlu bir gelişmedir. Bura ya kadar hiçbir kimsenin itirazı yoktur asıl problem bu kursları verecek olan öğretmenlere ödenen ücretler kapsamaktadır.

 
Daha önceki dönemlerde açılan yetiştirme kurslarında öğretmenler ayda 500 ile 750 tl arasında değişen ücretleri alırken bu kanunla birlikte öğretmenlerin alacağı oran komik bir ücrete tekabül etmektedir. Şimdi bu konuyu daha geniş bir biçimde açıklayalım. Okullarda açılacak kurslarda verilecek dersler Ortaokullar için Matematik, Türkçe, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Yabancı Dil olurken Liselerde Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Yancı Dil, Coğrafya, Tarih, İnkılap Tarihi, Dil ve Anlatım alanlarında olacaktır. bu karmaşık durumu açık bir örnekle özetlediğim zaman büyük resim açığa çıkacaktır.

 
Ortaokulda veya Lisede görev yapan bir Matematik öğretmeni haftada 2 saat Matematik dersi verecektir. Bu da şunu ifade etmektedir. Yukarıda ikinci maddeye göre bir öğretmen bir ders saati girdiği kurstan toplam 1 ek ders alır yani 2 saatlik ders karşılı 2 ek ders olacaktır. 1 ek dersin fiyatı ortalama 9 Tl civarındadır. Bu da Matematik öğretmenin haftada 9×2=18 Tl kurs ücreti alacağını göstermektedir. Şimdi kendimizi matematik öğretmenin yerine koyup düşünürsek ;
1) Hafta içi bütün gün derse girip yorulmuş bir öğretmen olarak hafta sonu dinleneceğin zamanda 18 Tl için okula gider misiniz?
2) Eğer kurslar hafta içi yapılacaksa bir günde 6 saat derse girmiş bir öğretmenseniz bu yorgunlukla 2 saat daha ekstra derse girdiğinizde ne kadar verimli olursunuz?
3) Dersler nöbetçi olduğunuz güne denk gelmişse bu da şu demek teneffüslerde öğretmenin dinlenmeden koridor ve bahçede öğrencileri kontrol etmesi durumudur.

Bütün gün oturmadan ayakta çalışmadır. Ekstra derse girseniz bu yorgunluğun üstüne öğretim adına ne verebilirsiniz?
Bizler bir eğitimci olarak velilerin paralar ödeyerek Anayasal bir hak olan eğitimi paralı almasına karşıyız. Fakat herhangi bir alt yapı hazırlanmadan tamamen intikam duygularına bürünmüş büyük bir hırsla dershanelerin kapatılması çok yanlış bir uygulamaydı. AKP hükümeti bu kararla birlikte bir çok yönden eksikliklerin oluşmasına neden olmuştur. Öncelikle 100 binlerle ifade edilen öğretmenlerin işsiz kalmasını sağlamıştır.

Öğretmenlerin en büyük problemi üniversiteyi bitirdikten sonra iş bulamamış olması yani atanamama problemidir. Bir ülkenin geleceği verdiği eğitim ile doğru orantılıdır. Baktığımız zaman AKP hükümeti ile birlikte ders kitapları ücretsiz bir şekilde dağıtılmıştır. Bu gerçekten önemli ve büyük bir adımdır. Bunu inkar edemeyiz. Burada asıl problem ders kitaplarının içinin boşaltılmasıdır. Bütün okullarda öğretmenler öğrencilerine kaynak kitap önermektedir. Bu durum devlet açısından bir utançtır. Koskoca Milli eğitim Bakanlığı içeriği dolu bir ders kitabı basmaktan acizdir. Ülkedeki bütün okulların öğretmenleri Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olduğunu düşündüğümüzde okullarımızdaki öğretmenlerimiz ders kitabı hazırlamaktan aciz bir durumda mı? Yoksa Bakanlık bunları organize edebilecek bir beceriye sahip mi değil? Yoksa eğitimin içi boşaltılarak düşünemeyen boş bir nesil mi amaçlanmaktadır. Bütün bu soruları çoğaltabiliriz. İşte dershaneler bu noktada eğitimdeki bilgi eksikliklerini kapatan takviye bir güç olarak hizmet vermekteydi. Yani alternatif bir eğitim olarak ülkemizde hükümetin uyguladığı içeriği boşaltılmış eğitimden içeriği dolu eğitimi organize eden bir yapıda olmasıydı. Ayrıca dershanelerin yapmış olduğu bir diğer fayda ise bulunduğu esnaf çevresine yapmış olduğu katma değerdir. Ülkemizde dershanelerle birlikte 600 bine yakın insan katma değerle olumlu etkilenmektedir.

 
Kısaca bu yönergeyle kurs açılması zordur. Hükümet bir an önce önlem alıp öğretmenlere verilecek ücretleri arttırmalı ve teşvik edici düzeye çekmelidir. Yoksa okullarda kurslar açılamayacak veya açılması için Milli Eğitim Müdürleri tarafından okullara baskılar kurulacaktır. Bu da öğretmenlerin zorunlu olarak kurslarda ders vermeye zorlanmasıdır. Bu da ne derece verimli olur düşünmek lazım. Bu ülke bizim bu gelecek bu gençler bizim. Amaç daha donanımlı Milli- Manevi değerleri yüksek tutan bir nesil yetiştirmektir. Amaç Bilimde, Sanatta, Sporda çağın üstünde başarılı nesil yetiştirmektir. Gördüğümüz eksiklikleri, yanlışlıkları topluma aktarıp farkındalık yaratmaktır. Unutmayalım bu ülke de bu gelecekte bizim ve çocuklarımızın. Onların en iyi yetişmesi için elimizden gelenden daha fazlasını ortaya koymak zorundayız.

 
Emircan ÜNLÜ
Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği: Lisans
Kamu Yönetimi : Lisans
Eğitim Yönetimi ve Denetimi : Master
Kaynak: Milli Eðitim Bakanlýðý Örgün Ve Yaygýn Eðitimi Destekleme Ve Yetiþtirme Kurslarý Yönergesi 2014