MENÜ ☰
Mayıs 2024
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
Realty House Gayrimenkul
İstanbul 34 Gazetesi » Eğitim, Genel, Manşet, Toplum » EĞİTİMDE YENİ VE ÇAĞDAŞ ARAYIŞLAR!
EĞİTİMDE YENİ VE ÇAĞDAŞ ARAYIŞLAR!

..
Aynı dili konuşan, aynı bayrak altında yaşayan, geçmişten gelen ortak ve milli değerleri olan topluluklar günümüzde ulus, millet veya devlet olarak adlandırılır.

 
Bir de her millete özgü, o milletin geleneğinden gelen kutsallar vardır. Bayrak gibi, askerlik gibi, din gibi, milli lider gibi, öğretmen gibi, eğitim gibi… Bu kutsallar, onları sahiplenen bazı çıkar çevreleri marifetiyle, belli bir amaç doğrultusunda, toplum üzerinde farklı algı yaratacak şekilde kullanılırsa, ortaya, belki de milli iradeyi temelinden sarsacak şekilde, çok farklı sonuçlar çıkabilir. Din kutsalının siyasete alet edilmesi, milli lider kutsalının itibarsızlaştırılması, onunla ilgili ezberlerin bozulmaya çalışılması, eğitim kutsalının tüccar zihniyeti taşıyan kimselerin elinde ticari bir mala dönüşmesi, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlere gerekli özen ve ehemmiyetin verilmemesi gibi.

 
Bir yerde Türkiye’de inşaat sektöründen sonra ticari anlamda en büyük getirisi olan sektörün eğitim sektörü olduğu vurgusu yapılmıştı. Hal böyle olunca kafası ticarete çalışan bazı sivri akıllılar, eğitimci olmak gibi, öğretmen olmak gibi kutsal bir göreve soyunan o kutsal insanların üzerinden, eğitim işini kutsallıktan çıkarıp, sadece ticarete çeviriyorlar. Eğitimi ticaret yapmaktan ibaret gören kimselerin belki cepleri doluyor ancak emin olun ki; onlar sayesinde bir nesil kayboluyor, mahvolup gidiyor. Birçok özel okul öğrencisinin, hayata tutunmak için psikolojik destek alması gerektiği gerçeği, her geçen gün artarak devam ediyor. Belirsiz, belki de kayıp bir nesil yetişiyor!.. Kaldı ki; Bir ülkenin geleceğini emanet edeceği gençler söz konusuysa, eğitim sistemi içinde yitip giden gençler göz önüne alındığında, durumun ne kadar vahim ve tehlikeli olduğu apaçık ortada!..

 
Dünyada çeşitli eğitim modelleri mevcut. Bana sorarsanız en sağlıklısı, ailelerin çocuklarını 6 yaşına kadar, herhangi bir okula göndermeden evde yetiştirmeleri ve 6 yaşından sonra okul öncesi eğitimin ardından, müfredat programına dahil etmeleri.
Çocuğunuzun alacağı eğitim modeli ne olursa olsun, temel olarak milli eğitim müfredatını ana yemek olarak alacağı muhakkak. Diğer ülkelerden, Türk eğitim sistemine adapte edilen eğitim sistemleri ana yemeğin yanında garnitür gibi, meze gibi, çerez gibi… Buna tatlı veya meyve de diyebiliriz. Bunun esas sebebi de, bitmek tükenmek bilmeyen sınavlar ve Türk Eğitim Sisteminin sınavlar üzerine kurulu olması!..
Çok nezih, çok soyutlanmış, çok elit bir anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise eğitiminden geçen çocuklar, ülkeye ve ülke toplumuna adapte olma konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar ve sonuç olarak kendilerini önce farklı, sonra da dışlanmış hissediyorlar. Çocuklarına özel bir eğitim imkanı sağlayan aileler, bu noktada iyi mi yapıyorlar, yoksa çocuklarına kötülük mü ediyorlar, bunun sorgulanması gerekir!

 
TÜM DÜNYANIN GIPTA ETTİĞİ “RÜYA EĞİTİM SİSTEMİ” FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ…
Yazımızın içinde bahsettiğimiz, dünyada birçok eğitim sistemi mevcut gerçeğinden hareketle, dünyada rüya eğitim sistemi tabir edilen bir eğitim sisteminin var olduğunu vurgulamak, tam bu noktada şart!.. Finlandiya Eğitim Sistemi…

 
Çocuğun daha anaokulu çağlarında birey olarak kabul gördüğü, velilere bile sorumluluk yükleyen bir eğitim sistemi. Akademik olan ve akademik olmayan yöntemlerle çocuğun gelişimini sağlayan Fin Eğitim Sistemi’nde çocuklar oyun oynayarak eğitim görüyor, bir anlamda farkında olmadan öğreniyor. Tenefüs ve oyun saatleri, ders saatlerinden daha fazla. Atölye çalışmaları eğitimin temelini oluşturuyor. Okullarda kantin yok!.. Çocuklar okula, ebeveynlerinden bağımsız bisikletle gidip geliyor. Okullarda, çocukların katıldıkları spor branşı ne olursa olsun müsabaka yok!. Dostluk, arkadaşlık ve kardeşlik duyguları zedelenir diye, tekli müsabakalar veya takımlar kurup iki takımın birbirine üstünlük sağlamasını hedefleyen müsabakalar yok! Derslikler en fazla yirmi kişilik ve derse iki öğretmen giriyor! Fin eğitim sisteminde amaç; Anaokulundan başlayarak çocukları eğlendiren, oyun oynayarak öğreten, öğrenme seviyeleri farklılık gösteren çocukların aynı sınıfta eğitim görmelerini şart koşan bir sistem.

 
Fin eğitim sisteminde haklı olarak ve doğal olarak bütün yük öğretmenlerde. Bizde ve tüm dünyada olduğu gibi orada da öğretmenler en kutsal varlıklar. Toplum içinde çok ayrı ve çok saygın bir yerleri var. Öğretmenler, bağlı bulundukları sistem içinde kimseye hesap vermeden bir müfredat yılını tamamlıyorlar ve sistemin asıl sahipleri öğretmenin gittiği yol ve yöntemlerle değil, sonuçla ilgileniyor!… Öğretmenler okulda en az çocuklar kadar özgür hareket ediyor!.. eğitim için kullandığı argümanları ve enstrümanları kimse sorgulamıyor çünkü sistem gidilen yola değil, sonuca bakıyor! Finlandiya’da öğretmenler, çocuklara öğretirken, bir yandan da aldıkları ekstra eğitimlerle hem kendilerini geliştiriyor, hem de sisteme adapte olma konusunda çektikleri sıkıntılarla yüzleşerek, bunların üstesinden gelme konusunda kendi reflekslerini geliştiriyorlar.

 
FİNLANDİYA EĞİTİM SİSTEMİ, FİDOL OKULLARI’YLA TÜRKİYE’DE…
Tüm dünyanın “rüya eğitim sistemi” olarak kabul ettiği Finlandiya Eğitim Sistemi’ni Türkiye’ye uyarlayan ve önümüzdeki öğretim yılında hem anaokulu, hem de ilkokul düzeyinde eğitime başlayacak olan FİDOL OKULLARI’nın kurulduğunu duymak, bizleri heyecanlandırdı. Kurucu Faik Birgül ve çok değerli eşi Alev Bİrgül’ün kılı kırk yararak, büyük özen ve titizlikle uğraştıkları bu sıfırdan kuruluş işinde sonlara gelindi ve iş karşılıklı imzalara kaldı.

 

 

Hatta bu satırlar yazılırken FİDOL OKULLARI kuruluşu, resmi olarak da tamamlanmış olabilir. Anadolu Yakası’nda Koşuyolu’nda sıfır bir binada hizmete girecek olan FİDOL OKULLARI, eminiz ki çocuklarımıza ve gençlerimize hak ettikleri kalitede bir eğitim imkanı sunacaktır. Türkiye’nin önde gelen akademisyenlerinin destek olmak için birbirleriyle yarıştıkları FİDOL OKULLARI oluşumu, Türkiye’deki bilinçli ve kaliteli eğitimin kapılarını sonuna kadar açacaktır. Eğitimi sırf para kazanmak ve sadece ticaret yapmak olarak gören eğitimcilerin devrinin kapandığını görmek sanırız uzun sürmez! Bilinçli velilerin çocuklarının eğitimi için hizmet aldıkları ve tomarlarla para ödedikleri kurumu, bir müfettiş bilinciyle sorgulaması, biricik yavrularını emanet ettikleri kurumların gerçek yüzlerinin ne olduğunu bilmeleri, en doğal hakları çünkü! Eğitim işi, hem ticaret olarak görülemeyecek kadar tehlikeli, bir o kadar da kutsal bir hizmettir. Faik Birgül ve eşi Alev Birgül, hem eğitimci kimlikleriyle, hem de geçmişte yaptıklarıyla oluşan referanslarıyla, bu güne kadar olduğu gibi, bu işin de üstesinden alınlarının akıyla çıkacaklardır, bu konuda, – onları çok yakından tanıyanların da sonsuz referansıyla – en ufak bir şüphe yoktur.

📆 12 Nisan 2017 Çarşamba 09:30   ·   💬 0 yorum   ·  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

.

ANKET

İSTANBUL'DA HAVA

İSTANBUL

YAZARLAR

YAŞAMIN İÇİNDEN

RÖPORTAJLAR

PİYASALAR