‘Bal’ filmiyle, henüz 7 yaşındayken Berlin’de ‘Altın Ayı’ ödülünü kazanan Bora Altaş, ödülü Türkiye’ye kazandırmasına rağmen film sonrası ilginin azaldığını ve bu nedenle kendini bir hiç gibi hissettiğini belirterek, “Bazı oyuncuların bile başaramadığı zor bir ödül aldım. Ama nedense hep bir ilgisizlik oldu. Sanki vücudumdan bir organı almışlar gibi hissediyorum kendimi. Duygum sıfır, hayallerim yıkıldı” dedi.
Bora Altaş, 7 yıl önce Rize Çamlıhemşin’de yaşarken, annesi eve ekmek almasını istedi. Annesinden para alamayan Bora, isteksizce bisikletine binerek, para almak için kahvehanede oturan dedesinin yanına uğradı. Bu sırada Rize’de çekilen film için uygun bir yüz arayan film ekibi, Bora’nın fotoğrafını çekti. O fotoğraftan sonra ise Bora’nın bütün hayatı değişti. 700 çocuk arasından ilçede çekilecek ‘Bal’ filminin başrol oyuncusu olarak seçilen Bora, henüz 7 yaşında olmasına rağmen başarılı bir performans sergileyerek herkesin takdirini kazandı. Semih Kaplanoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı Bal filmi, 2010’da 60. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’ ödülünü kazandı. Aynı film, Adana Büyükşehir Belediyesi 17. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde de “en iyi film” seçilirken, Bora da “Jüri Özel Ödülü”ne layık görüldü.
46 yıl sonra Türkiye’ye kazandırdı
Avrupa’nın en önde gelen film festivallerinden olan 60. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Türkiye’ye 46 ay sonra ‘Altın Ayı’ ödülünü getiren Bora Altaş’a o günden sonra filmlerde rol verilmedi. Şimdi 14 yaşında olan ve babasının işi sebebiyle Rize’den İzmir’e taşınan 12 yaşındaki Bora, yeni bir filmde oynayarak başarısının tesadüf olmadığını kanıtlamak istediğini söyledi.
“Annem ekmek parası verseydi o filmde oynayamayacaktım”
O günleri anlatırken kendisini bir rüyada gibi hissettiğini belirten Bora Altaş, “Belki de annem bana o gün o parayı verseydi, bakkala ekmek almaya giderken ben belki de bir filmde oynamayacaktım. O gün annem parayı vermedi ve ben gittim dedemden para isterken, film ekibi geldi benim fotoğrafı çekti. Sonra böyle gelişti olaylar ve başrol oynadım. O gün inanamadım kendime, oynadığıma. Şans eseri, oyunculuğumdan ve diğerlerinin de oyunculuğunda iyi bir ödül aldım” dedi.
“Sanki vücudumdan bir organı almışlar gibi hayallerim yıkıldı”
O dönem herkesin kendisine büyük bir ilgi gösterdiğini anlatan Altaş, “Herkes bana cumhurbaşkanının oğlu gibi ilgi gösteriyordu. Herkes beni el üstünde tutuyordu. O zaman her çocuğun istediği bir şeydi bunlar ama şimdi düşünüce pek mutluluk vermiyor. Şu an 14 yaşındayım. O zamandan bugüne göre çok fazla ilgi olmadı. İlgi yok ama neden olduğunu ben de bilmiyorum. Belki insanlar kendi çıkarlarını düşünüyordur. Öyle bir şey ki sanki eksik bir yanım, sanki vücudumdan bir organı almışlar gibi hissediyorum kendimi. Duygum sıfır oldu, hayallerim yıkıldı. O zaman Almanya’ya gidince birden kapılar açılınca, herkes imza istemeye başladı. Resmen bir rüyadaymış gibi hissettim kendimi” diye konuştu.
Bal’dan sonra çok istemesine rağmen bir filmde oynayamadığını belirten Bora Altaş, aradan geçen sürede tiyatro eğitimi gördüğünü, filme olan açlığını ise evde kendi kendine oynayarak giderdiğini söyledi.
“Bazı oyuncuların bile başaramadığı bir ödüldü”
Çok zor bir ödül aldığını vurgulayan Altaş, “Zor bir ödüldü, bunu hepimiz biliyoruzdur veya iyi bir ödüldü. Bazı oyuncuların bile başaramadığı bir ödül. Ben Türkiye’ye ikinci defa getirdim bu ödülü, ama nedense hep bir ilgisizlik oldu. Benim için gururlandırıcı bir ödüldü. 7 yaşındaydım. Ve o yaşında bir çocuğun yeni, alfabeleri sökerken ben filmde oynadım ve baş rolde ne diyebilirim ki” dedi.
“Teklif gelmediğini arkadaşlarıma utancımdan söyleyemiyordum”
Kendisine hiçbir teklif gelmemesinden dolayı psikolojisinin bozulduğunu belirten Bora Altaş, arkadaşlarına da utancından küçük yalanlar söylediğini belirtti. Altaş, “Herkes soruyordu niye oynamadığımı. Ben hiçbir arkadaşıma film teklifinin gelmediğini söyleyemiyordum, utanıyordum çünkü öyle huylarım olmaya başladı. ‘Oynamak istemiyorum okuluma devam ediyorum’ diyerek, ufak yalanlar söylüyordum. Farklı farklı huylarım olmaya başladı. Kendi kendime bana yardım etmeyen insanlara karşı kin beslemeye başladım” ifadelerini kullandı.
“Teklif gelse sevincimden evi yıkarım”
Tekrar bir film teklifi gelse yaşayacağı mutluluğu kelimelerle ifade edemeyeceğini belirten oyuncu, şunları söyledi:
“Teklif gelse tabi ki kabul ederim. Her insan kendine göre en iyi oyuncudur. Evi bile yıkarım yani ne diyebilirim ki. Eskiden Trabzonspor şampiyon olduğunda evi yıkmaya kalkmıştım Allah bilir sinema teklifi gelse ne olur. Önceden beni sıfırdan başa çıkaranlar, yüze çıkaranlar beni tekrardan çıkarabilirler. Ben onlara güveniyorum, güvenim sonsuz ama hiçbir zaman bir film teklifli gelmedi. Tekrar gelmesini dilerim. Ayrıca her zaman için onların yerini dolduracak bazı kişiler gerekir. Yoksa bu sektör ilerleyeme veya Türkiye her zaman film sektöründe geride kalır. Onlar da eskiden sıfırdan oluştu, onların babası da oyuncu değildi bu sektörde değildi. Onlar da bir hiçten oluştular ve 1,2, 3 diye devam ettiler.”
“Türkiye adını dünyada söz ettirdi, karşılığı bu olmamalı”
Oğlunun filmden sonra çok stres yaşadığını anlatan beyaz eşya tamircisi baba Raşit Altaş ise şöyle konuştu:
“Bazı değerlerin insanlar tarafından değerlendirilmesini düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyetini dünyada söz ettirdi bu film dolayısıyla. Bunun karşılığı bu olmamalıydı. Ben yalnız bırakıldım. Çünkü çocuk strese girdi, korkulara kapıldı. Bu tür şeyler yaşadım. Psikologlara da götürüyorum ama imkanlarım dahilinde oluyor. Sağ olsun TED koleji burs verdi, onun katkısı oluyor. Bazı değerler değerlendirilmesi lazım. Hatta bazen ‘oynamasaydı daha iyiydi’ diyorum. Ünlü olması, tanınması o kadar önemli bir şey değil. Ben para için de kanallardan çağırdılar hiç paraya önem vermedim. Önemli olan çocuğum ahlaklı ve iyi yetişsin, yeri olsun. Bora hep ‘Ben bir hiçim, ben tesadüfen aldım herhalde öyle olmasa beni ararlardı’ diyor. Bu olaydan dolayı çevresine küskünlüğü var.”
Halil Karahan – Mihrap Düzöz
Bir yanıt yazın