Kişisel gelişim alanında 75 eşsiz eseri bulunan ve kitapları 73 dile çevrilen tek Türk yazarı olan Akif Manaf TELE 1’de yayınlanan, Nilüfer Bıyıklı’nın sunduğu “Başka Sohbetler” programına konuk oldu. Kitapların editörlüğünü üstlenen Merve Tanrıverdi’nin de katıldığı programda dünyaca ünlü yazarın “Bilinç Nedir ve Nasıl Bilinçlilik Yükselir?” kitabı ana gündemi oluşturdu.
Programda, “Bilinç nedir? sorusu en temel soruyu oluşturdu.
Dünyaca ünlü yazar Akif Manaf bu soruya şöyle yanıt verdi: “Bilinç bir bilmecedir. Asırlardır ne din adamları, ne bilim adamları, ne mistikler, ne düşünürler, ne felsefeciler bilincin ne olduğuna dair net bir yanıt bulamamış. Bu konuda konuşmalar var, tartışmalar var. Tonlarca şeyler yazılmış. Halâ insan bilincin ne olduğu ortaya koyulamamış. Şimdi burada ilk defa ‘Bilinç Nedir ve Nasıl Bilinçlilik Yükselir? kitabında bunu net bir şekilde sunuyoruz, bilimseldir.
Bilinç metafizik bir kavramdır. Bilinç maddi düzeye ait olmayan bir fenomendir. Ama biz onu yaşayabiliyoruz. O, kişisel deneyimle ortaya çıkan bir şey. Ama fizik değil çünkü bilim adamları döndü dolaştı bir bilinç teorisi oluşturdu. Güya bu beynin kimyasının sonucudur. Kesinlikle böyle bir şey yok. Bilinç önce geliyor, beyin sonra geliyor. Bilinç beyni bilinçli yapıyor. Beyin bilinç üretemez. Bu kesin, bunun birçok örneği var.
Bilincin net bir tarifi şudur: Bilinç aslında çok yüksek frekanslı bir enerji titreşimidir. Sonuçta nedir bilinç? Bir enerji akışı, bir enerji titreşimidir. Ama öyle yüksek titreşimli ki, fiziksel cihazlar, aparatlar onu tespit edemiyor. O yüzden bilim insanları hiçbir şey diyemiyor bu konuda. Çünkü buraya ait olan bir titreşim değil. Ama yine de buradadır. İnsan iki unsurdan ibarettir: Bir fiziksel bedenden, bir de metafiziksel bilinçten. İşte o metafiziksel boyut, ona ruh da diyorlar bazıları. İşte o bilinçtir. Şimdi siz ruhu bulamazsınız. Bazı insanlar diyor, ben ruhtan korkuyorum. Sakın konuşmayın. Bu arada ‘Ruh Nedir ve Nasıl Yaşanır?’ kitabımız da var.
Ama bilinci tespit edebilirsiniz. Yani bilinçli olduğunu. O nasıl ortaya çıkıyor? Sen bilincini nasıl tespit edebilirsin? Farkındalıkla. Bilincin tezahürü, insanın bildiği veya tespit edebildiği tezahürü farkındalıktır. Bilinçlilik bir de diyoruz. Sen farkında olunca ve farkında olduğunun farkında olunca, bilinçli olduğunun bilincinde olunca, şu an buradasınız ve bilincindesiniz. Siz nerede olduğunuzu biliyorsunuz, programdasınız, konuşuyorsunuz, konuştuğunuzu biliyorsunuz, dinliyorsunuz, anlam veriyorsunuz. İşte bu bilincin bilincinde olmaktır. O zaman artık insansınız. Çünkü insandan farklı olan başka canlı varlıklar, kendinin farkında değil. Ama onların da bilinci var. Onların mekanizmaları, bünyesi insan gibi farkında olmaya izin vermiyor. Bilincinin bilincinde olmaya izin vermiyor. Çünkü kısıtlı bir bedenlerdeler. Ama mesela diyorlar ki, balinaların, yunusların çok farklı bir farkındalıkları var. Hatta zekâları insana yakın diyorlar. O canlılar çok farklı. Ama yine de insanın özelliği bu: Bilincin bilincinde olmak ve siz onu tespit edebilirsiniz.
Bilinç düşünce, insan kendini bedenle eşleştiriyor ve artık bedenin ihtiyaçları ön plana çıkıyor. Biz diyoruz ki: İyi-kötü, insan üretimi yani bu yargı. Ne var? Bilinçli ve bilinçsiz davranışlar var. Bilinç düşünce, insan kendi ihtiyaçlarını her şeyin önüne koyuyor. Ona da ne diyoruz? Bencillik diyoruz. Yani kendini düşünüyor. Şimdi o bencillik nereye kadar, kendi ihtiyaçlarını başkalarının önüne koymada nereye kadar gidecek? Onu nasıl tespit edeceğiz? Bilincin düşüklüğü ile tespit edeceğiz.
Bilinç ne kadar düşükse o kadar bencil. O zaman kendi ihtiyaçlarını karşılamak için başkasına zarar vermeye hazır duruma geliyor. Mesela iki insan açlık çekiyor ve bir ekmekleri var. Yani ikisi de aç. Bilinci yüksek olan der ki: Al sen hayatta kal, hepsini sen ye. Eğer o bencil ise der ki, evet hepsini ben yiyeyim ve evet hepsini yer. Ama eğer onun bilinci daha yüksekse yok paylaşalım der ve o zaman paylaşır. İşte burada, iyi-kötü diyoruz ya bunlara. Biz iyi ve kötü kullanmıyoruz. Gerçek yaklaşım şudur: Bilinçlilik daha yüksek ve bilinçsiz insan.”
“Bilinç nasıl özgürleştirici olur?” sorusu üzerine Manaf şunları söyledi:
“Özgürlük çok önemli bir değerdir. Herkes özgür olmak ister. İnsanlık tarihinde ne devrimler oldu, ne savaşlar oldu. Hepsi özgürlük adına oldu. Milyonlarca insan katledildi, çok da fazla özgürlük ortaya çıkmadı. Onu da görüyoruz. Yine de kapana sıkışmış gibi yaşıyor. Ne oldu pandemi var, herkes evinde hapis. Ev hapsi diyorlar ya. Ama sen ev hapsineyken bile, bir hücredeyken bile, bir zindanda bile özgür olabilirsin. Aslında bunu gösteriyoruz, özgürlük tamamen içsel bir olgu.
Senin bilincin yüksek ise hücrede olsan bile sen kendi evreninde özgürsün. Ama özgür dolaşan insanlar var ki, sanki hapiste gibi kendini hissediyor. Kapana kısılmış gibi hissediyor ama özgür yani. Dolaşıyor sokaklarda, işte bu bilinçle ilgili bu algı. Ama gerçek özgürlük nerede acaba? Bizim özümüzde. Zihnimizde değil. Bilincin kaynağı özümüz.
İnsan böyle koşullanmış: Akıllı ol diyorlar ya, akıllı ol deyince kafayı gösteriyorlar değil mi? Ama bilinç aslında göğüs bölgesinde, o yüzden gönül yarası var. Burada hissediyorsun, gönül yarasını değil mi? Çünkü özümüz, ebedi varlık olarak, öz olarak biz bu bedenin burasındayız, kalbin yanında. O yüzden bilincimiz de burada. O yüzden merhameti de burada hissedersin, şefkati de burada hissedersin veya acımasızlığı burada bir yara gibi burada hissedersin. Kendi evreninde sen tamamen özgür olabilirsin. Bu bilinçlilik ve farkındalıkla ilgili.
Bilim adamları bilinci beyinle ilişkilendiriyor. Son teorileri o. Günümüzün eğitimli insanı bilincin kafadan geldiğini düşünüyor. Neden? Çünkü bilim adamları son bilinç teorileri üretmişler nihayet. Bilmiyorlar ama bir üretim, varsayım. Beyin bilincin kaynağıdır, üretimidir diyorlar. Bu aslında gerçek dışı bir varsayım. Bu varsayım bilimsel değil kesinlikle.”
Dünyaca ünlü yazar Akif Manaf “Rüyaların bilincinde olmak nasıl oluyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“İnsan aslında iki tür yaşam yaşıyor. Bir, uyanık halde buradayız, şimdi rüya görmüyoruz. Bir de geceleri artık bildiğiniz o rüya. Ama hepsini hatırlamıyorsunuz, bazılarını hatırlıyorsunuz. Direk sabahları uyanmadan önce gördüğünüz rüyaları hatırlıyorsunuz. Bunlar aslında rüyanın anımsanması, hatırlanması ve analize edilmesi bilinçle ilgili ve belirli bir bilinç teknikleri var.
Bu konuda Dünya Bilinç Akademisi’ni de kurduk. Onu da anlatacağız. Bilinç teknikleri var ki, siz rüyalarınızda bilinçli uyuyabilirsiniz. Uyuyorsun ve uyuduğunun bilincindesin. Rüyalarının bilincindesin, onları değiştirebilirsin veya rüya tasarlayabilirsin. Müthiş bir program olsun, herkes bu programı izlesin diyorsun ve onu rüyanda tasarlıyorsun. Bir kere rüyanda gerçekleşti ya, o artık gerçek oldu ve sonra o gerçeği, buraya taşıyıp, o rüyayı burada yaşarsın ve bütün Türkiye bu programı izler.”
Manaf, “Zihinle bilinç hep karıştırılıyor, bu ikisi arasındaki fark tam olarak nedir?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
Bu konuda da maalesef, artık bilim gelişince zihin kuramı, kavramı var. Bilinç kavramı artık kavramsallaştırıldı ve bilim bunu konuşmaya başladı. Şimdi bilimin yaklaşımı şudur: Çoğu zaman, tabi bilim adamları şimdi bölünmüş ve tartışıyorlar. Ama belirli bir çoğunluk zihinle bilinci eş görüyor eşleştiriyor. Sanki zihin ve bilinç aynı şey gibi davranıyor ve bununla ilgili teoriler üretiyorlar. Ama aslında zihin bilinç değil. Bilinç zihnin üretimi değil ve gerçek şu: Zihin bilincin üretimi. Bu aslında yepyeni bir paradigma.
Bilinç temelde var. Temelden geliyor. Komaya girdi mi insan işte bilinci yok ama yaşıyor, nefes alıyor, kalp atışları, kan dolaşımı var. Komada ama bilinci yok. Şimdi onun bilinci nereye gitti? Nerede bulunuyor? Beden dışı bulunuyor diyoruz. Geri dönerse kişi uyanır, dönmezse uyanmaz. Zihin de tıpkı bunun gibi. Bunu ilk defa bilimsel olarak açıklıyoruz ve ‘Zihin Nedir?’ kitabını şu an yazıyoruz, bu sabah yazdık, devam ettik. Zihin nedir? Bir enerji alanıdır. Akıllı ol diyoruz ya ama zihniniz akıllı değil. Akıl zihnin içindedir. Sizin bedeninizi zihin sarıyor. Bir enerji alanıdır o.
Zihin kafanda değil, kafan zihnin içindedir. Sen zihnin içindesin ve o titreşimsel, çok ince ama fiziksel bir yapı. Ama bilinç fiziksel yapı değil. O bir ışık gibi. Bu stüdyoda ışıkları kapatırsak zifiri karanlık olur ve birbirimizi göremeyiz. Ama ışığı açarsak, görüyoruz, konuşuyoruz, hareket ediyoruz. Bilinç budur, bilinç ışığı. Kapanırsa koma, açılırsa uyanıyorsun.”
Dünyaca ünlü yazar Akif Manaf, “Bilinç Nedir ve Nasıl Bilinçlilik Yükselir?” kitabının Covid-19 döneminde tüm bireyler için uyandırıcı bir kitap olduğunu vurgulayarak, bilinçliliğini yükseltmek isteyen herkesin bu kitapta aradığı gerçek bilgelikle buluşacağının altını çizdi.
Kitap & Bülten Bilgi: 0 543 301 03 27
Çok önemli bilgiler. Kitabı mutlaka okuyacağım
Bilgiler için teşekkürler
Cok aciklayici ve onemli bilgiler, cok tesekkurler
Çok önemli ve hayati bilgiler paylaşılmış.. Teşekkürler..