İnsan; mayasında neşe, kahkaha, tebessüm gibi duygular yer almasına rağmen tüm kimyasının hüzün, gözyaşı, acı ve keder olduğunu iddaa eder durur…
Öyle ki kendisini hüzünlendiren şahsiyetlere aşık olur, güldürenlere ise sadece gülüp geçer… Kabullenemez kahkaha ile süregelen aşkları bünyesi; çünkü çok önceden anlatılmıştır ona Leyla ile Mecnun ‘un o efsanevi aşk hikayesi… Bundan sebep polyanna adını koyar kendine insan; ya mutluluk oyunu adı altında oyununu oynar ya da hayat felsefesi haline getirir… Şer arasında hayır aramanın yabancı adıdır bence polyanna… Dayatmalara dayanmadan her şeye iyi bakmanın adı saf olarak nitelendirilse de günümüzde, yapabilenlere hissedilen tek duygu kıskançlıktır…
Polyanna olmak basit olmamak zordur bana göre.. Bir insan hayatı boyunca bunca güzellik arasından en güzeli olan nefesi alıp vermesine rağmen hala her şeyi kötüye yorup mutlu insanlara da polyanna gibi süzme salak muamelesi yapıyorsa sorun karşısındaki tebessüm abidesinde değil kendi somurtkan ruhundan kaynaklanır…
Yani diyeceğim polyanna olmak ya da olmamak azizim.. Tercih senin
Hacer Kara
Bir yanıt yazın